Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2005/1301 K: 2005/5774 T. 3.5.2005

Arazi kadastrosunun yapıldığı yerlerde kadastro mahkemesi görevlidir. Dava konusu taşınmazlar tahdid haritası içindelerse dava sınırlamaya itiraz niteliğine dönüşür ve tescil davası yönünden ön mesele oluşturur.  

Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Sarıyazı Köyü Ova ve Çorak mevkiilerinde bulunan toplam 5 parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, babası Şaban’dan ırsen intikal ettiğini, Şaban’ın ölümünden sonra mirasçıları arasında taksim yapılmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre Şaban mirasçıları adlarına tescilini istemiştir. Mahkemece, dava dilekçesinin 2. sırasında yazılı 6.450 m2, 4. sırasında yazılı 35.332 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar hakkındaki davanın kabulü ile Şaban mirasçıları adlarına tapuya tesciline, dava dilekçesinin 1, 3 ve 5. sırasında yazılı taşınmazlar hakkındaki davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalılardan Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tesciline ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde arazi ve orman kadastrosu yapılmamıştır.

Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Mahkemece çekişmeli taşınmazların tamamı hakkında orman araştırması yapılması gerekirken sadece dava dilekçesinin 2. sırasında yeralan taşınmaz hakkında orman araştırması yapılmış olup, orman bilirkişi raporunda taşınmazın hava fotoğrafları ve amenajman planında ne şekilde uygulamaya tabi tutulduğu belirlenmemiş, memleket haritasındaki konumu gösterilmemiş, yöntemine uygun orman araştırması yapılmamıştır. Hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporu ve ek ziraat raporu da kendi içinde ve birbiriyle çelişkilidir. Bu durumda, karara dayanak alınan uzman orman ve ziraat bilirkişi raporları taşınmazların öncesini belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu raporlara dayanılarak hüküm kurulamaz. Hakimin bilirkişi raporlarını denetleme yükümlülüğü vardır. Bundan ayrı, H.Y.U.Y.’nın 74. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine uyulmaksızın dava dilekçesinin 3. ve 4. sırasında talep edilen miktardan daha fazla yer hakkında tescile karar verilmesi de isabetsizdir.

Dosya arasında bulunan 1994 ve 1996 tarihli yazılarda çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu ve orman kadastrosunun yapılmadığı bildirilmiş ise de, temyiz tarihine kadarki süre içerisinde yörede genel arazi ve orman kadastrosunun yapılma olasılığı bulunmaktadır. Ayrıca, dava dilekçesinin 1. sırasında yeralan taşınmazın sınırlarında mera bulunduğu halde sınırdaki mera ile çekişmeli taşınmaz arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı, mera niteliğinde olup olmadığı yönünde araştırma ve inceleme yapılmıştır. Öte yandan, davacı ve davalı gerçek kişilerin miras bırakanı Şaban 06.03.1986 tarihinde öldüğü, böylelikle gerçek kişilerin dava tarihine kadar 20 yıllık bağımsız zilyetlikleri bulunmadığı ve taşınmazlarda iştirak halinde zilyet oldukları belirlendiği halde eklemeli zilyet Şaban hakkında aynı çalışma alanında senetsiz belgesiz araştırması yapılmamıştır. Aynı gün dairede temyiz incelemesi yapılan Osmaneli Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/26 – 1996/84 sayılı dava dosyasında davacı Fetiye Çelik tarafından aynı çalışma alanında Sarıyazı Köyü Ova ve Çorak mevkilerinde bulunan 5 parça taşınmaz hakkında eldeki dava dosyasındaki taraflar aleyhine aynı yöndeki istemlerle ırsen intikal ve zilyetlik iddiasıyla tapu ve vergi kaydına tutunmaksızın 4721 Sayılı Medeni Yasanın 713. maddesi uyarınca tescil davası açıldığı anlaşılmaktadır.

O halde; mahkemece, öncelikle her iki dava dosyası H.Y.U.Y.’nın 45. maddesi uyarınca mevcut irtibat sebebiyle birleştirilmeli, yörede genel arazi kadastrosunun yapılıp yapılmadığı Kadastro Müdürlüğünden, orman kadastrosunun yapılıp yapılmadığı Orman İşletme Şefliğinden sorulmalı, dava aşamasında arazi kadastrosunun yapıldığının belirlenmesi halinde dava dosyası 3402 Sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca görevsizlikle Kadastro Mahkemesine gönderilmelidir. Yörede genel arazi kadastrosunun yapılmadığı, orman kadastrosunun yapıldığının belirlenmesi halinde önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman yüksek mühendisi bulunamadığı takdirde, orman mühendisi, ziraat yüksek mühendisi bulunamadığı taktirde bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte taşınmazların tahdit haritası içinde kaldıklarının belirlenmesi halinde eldeki davanın varlığının tahdidin kesinleşmesini önleyeceği, tahdit içinde kalan yerlere ilişkin davanın sınırlamaya itiraz niteliğine dönüşeceği, tescil davası yönünden tahdide itirazın ön mesele teşkil edeceği, 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesine göre 6 aylık itiraz süresi içinde açılan tahdide itiraz davalarının kadastro mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, açıklanan bu yönün göreve ilişkin olup, kamu düzenini ilgilendirdiği gözetilerek mahkemece, tescil davası elde tutulup tahdide itiraz davası yönünden görevsizlik kararı verilmeli ve o davanın sonucunun beklenmelidir.

Çekişmeli taşınmazların tahdit haritası dışında kaldıklarının belirlenmesi halinde en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E: K: ; 14.03.1989 gün ve 35/13 E: K: ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E: K: sayılı kararları ile iptal edilmiş olduğu ve 03.03.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesi tamamen yürürlükten kaldırıldığından bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli, toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; eğim durumu belirlenmeli, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsü, ağaçların cinsi, sayısı, yaşı ile kapalılık oranı belirlenmeli; çekişmeli taşınmazların ve komşu taşınmazların tümünün memleket haritasına göre konumu saptanmalı; memleket haritasında bu taşınmazların tümünün bulunduğu yer belirlenerek, orijinal renkli memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra her iki harita çekişmeli yerleri ve komşularını da gösterecek şekilde birbiri üzerine ablike edilerek çekişmeli ve komşu taşınmazların memleket haritasına göre konumu saptanıp; bu harita ile irtibatını duraksamaya yer vermeyecek biçimde gösteren, memleket haritasındaki renkleri ve işaretleri aynen içeren, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan çekişmeli ve komşu parsellerin tümünü bir arada gösteren kroki düzenlettirilip, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.

Yapılan inceleme, araştırma ve uygulama sonucunda çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde davada Hazine taraf olduğuna göre taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı yönünde ziraat mühendisinden bilimsel verilere dayalı rapor alınmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, gerçek kişiler yanında eklemeli zilyetler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 03.05.2005 günü oybirliği ile karar verildi.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın