Mera niteliğiyle sınırlandırılan taşınmazlar hakkında açılacak davaların 3402 sayılı yasanın 12/3. Maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olacağına ve çekişmeli taşınmazın 115 numaralı mera parseli içerisinde kaldığı bilirkişi raporu, kadastro müdürlüğünün yazısı ile kesinleşen orman kadastro haritalarından da açıkça anlaşıldığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtay’ca incelenmesi Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Kestel Kasabası, Saraağalar mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece, 16.05.2001 tarihli fen bilirkişi krokisinde (A) ile işaretli 2065.51 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm, Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca, tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Bilirkişi raporuna göre, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 26.4.1985 tarihinde ilanı yapılıp 27.4.1986 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ile 3302 sayılı Yasaya göre 24.11.1988 tarihinde ilanı yapılarak dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 21.8.1958 tarihinde yapılmış ve sonuçları 12.2.1960 – 12.3.1960 tarihleri arasında ilan edilip kesinleşmiş, dava konusu taşınmaz mera niteliğiyle sınırlandırılıp 12.3.1960 tarihinde kesinleşen mera parseli içinde bırakılmıştır.
Çekişmeli parselin Alanya Kadastro Müdürlüğünün 7.6.2001 gün ve 1686 sayılı yazısında 115 nolu mera parseli içerisinde kaldığı belirtilerek paftasının ve tutanağının gönderildiği, 115 numaralı parselin 393.750 m2 yüzölçümüyle ve mera niteliğiyle 21.8.1958 tarihinde tespit tutanağı düzenlenip askıya çıkartılarak 12.3.1960 tarihinde kesinleştiği, orman ve meraların zilyetliğe konu olamayacağı ve sürdürülen zilyetliğin suç oluşturacağı bir yana, 8.5.1987 gün ve 1986/3-1987/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Hukuk Genel Kurulunun 24.6.1988 gün 1988/8-303-647 sayılı Kararında benimsenen ilkeye göre, mera niteliğiyle sınırlandırılan taşınmazlar hakkında açılacak davaların 766 sayılı Yasanın 31/2 ve 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olacağına ve çekişmeli taşınmazın 115 numaralı mera parseli içerisinde kaldığı bilirkişi raporu, kadastro müdürlüğünün yazısı ile kesinleşen orman kadastro haritalarından da açıkça anlaşıldığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, imar-ihya ve zilyetliğe dayalı olarak davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 27.2.2006 günü oybirliği ile karar verildi.