3402 sayılı Kanun Ek – 4. maddesi uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme çalışmasının hatalı olduğu iddiasına dayalı olarak 30 günlük askı ilân süresi içerisinde açılmıştır. Bu hususun tespiti için öncelikle yörede yapılan ilk orman tahdidi ve 2/B madde uygulama çalışmalarına ilişkin tutanak ve haritaların dosya arasına getirtilmesi ve Ek 4. madde uyarınca yapılan düzeltme ve aplikasyon çalışmasının orman tahdidine ve 2/B madde uygulama çalışmalarına uygun olarak yapılıp yapılmadığının bu belgeler incelenerek tespit edilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
Dava konusu 1723 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yörede 1995 yılında yapılıp, 17/07/1995 ilâ 17/08/1995 tarihleri arasında ilân edilen kadastro sırasında ……… Köyü 1723 parsel sayılı 9587,12 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve “bu parsel içindeki zeytin ağaçları …………. kızı …’a aittir” şeklinde kullanıcı şerhi verilerek zeytinlik vasfıyla ……. adına tespit ve itirazsız kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir.
Daha sonra yörede, 2010 yılında 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek 4. madde uyarınca yapılan güncelleme çalışmaları sırasında, dava konusu 1723 parsel sayılı taşınmaz, kadastro gören yerlerde yapılacak düzeltme ve değişiklik işlemleri için tescil bildirimi (beyanname) ile krokide (A) harfi ile gösterilen 101,20 m² yüzölçümündeki bölümü yola terk edilmiş, geriye kalan 9485,92 m² yüzölçümündeki bölümün ise yine aynı parsel sayısıyla ve beyanlar hanesine “6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartılan sahada kalmaktadır. …………. Kızı …’ın zilyetliğindedir” şeklinde 2/B madde ile kullanıcı şerhi konularak zeytinlik niteliğiyle ……. adına tapuya tescil edilmiştir.
Davacı … 09.09.2011 tarihli dilekçesiyle, …… Beldesi 1723 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine lehine kullanım şerhi bulunduğunu ancak taşınmazın bulunduğu bölgede kadastro sırasında yapılan güncelleme çalışmalarında taşınmazın bir kısmının orman sınırları içinde gösterildiği iddiasıyla hatalı yapılan bu tespitin iptali istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın reddine ve ……… Beldesi, 1723 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile 02.03.2012 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen bölümün beyanlar hanesine kullanım şerhi verilmeksizin orman vasfı ve 1723 parsel sayısıyla ……. adına, aynı krokide (B) harfi ile gösterilen 6139,72 m² yüzölçümündeki bölümün beyanlar hanesine “Parsel …………. kızı, …’ın zilyetliğindedir” şeklinde kullanım şerhi verilerek zeytinlik niteliği ve son parsel sayısıyla kadastro tespiti gibi ……. adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş, hüküm davacı … ile davalı ………… Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4. madde uyarınca yapılan düzeltme ve aplikasyon işlemine karşı 30 günlük askı ilân süresi içinde açılan itiraz davası niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 28.05.1945 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 03.03.1978 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile 16.12.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
1) Davalı ………… Yönetimi vekilinin temyiz itirazları yönünden; Dava konusu 1723 sayılı parsel, halen tapuda 6831 sayılı Kanunun 2/B madde ve davacı gerçek kişi lehine kullanıcı şerhi olduğu halde ……. adına zeytinlik vasfıyla kayıtlıdır. ………… Yönetiminin çekişmeli taşınmaz yönünden yörede 2010 yılında 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4. madde uyarınca yapılan düzeltme ve aplikasyonun hatalı olduğu iddiasıyla veya taşınmazın eylemli orman olduğu iddiasıyla açılmış bir davası olmadığı gibi temyize konu davaya usulünce bir katılımı da söz konusu değildir. Kaldı ki, eylemli orman iddiasıyla açılacak bir davada, taşınmazın kadastro tespiti 1995 yılında kesinleştiğinden, kadastro mahkemesi de görevli değildir, yine davacı gerçek kişinin açtığı dava reddedilmiş olup davalı ………… Yönetimi aleyhine bir durum da yaratılmamıştır. Bu nedenlerle, davalı ………… Yönetimi vekilinin taşınmazın tamamının orman niteliğiyle tapuya tescili gerektiğine yönelik yersiz temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Davacı … vekilinin temyiz itirazlarına gelince ise; Mahkemece, davacı …’ın açtığı davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki, hükme dayanak alınan raporu hazırlayan orman ve fen bilirkişileri; 1723 sayılı parselin tamamının 1744 sayılı Kanun kapsamında yapılan çalışma ile P.L numaralı 2/B madde poligonu içinde yer aldığını ancak taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen 3346,20 m² yüzölçümündeki bölümünün toprak yapısı, bitki örtüsü ve Devlet …………larıyla bütünlük sağlaması nedenleriyle orman vasfıyla ……. adına tescilinin yapılabileceği ve 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanun ile eklenen ek 4. madde uyarınca yapılan düzeltme işleminin yerinde ve mevzuata uygun yapıldığını beyan etmişlerdir. Mahkemece de bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir.
Öncelikle, aplikasyon ve düzeltme işlemi orman kadastrosu değildir. Aplikasyon ile kesinleşmiş orman sınırları daraltılamayacağı gibi tam tersine kesinleşen orman sınırları dışındaki yerler de orman sınırları içerisine alınamaz. Kesinleşmiş orman sınırları değiştirilerek yapılan aplikasyon ve bu işlem sonucunda düzenlenen tahdit haritasının hukuken geçerliliği söz konusu değildir.
Somut dava, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek – 4. maddesi uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme çalışmasının hatalı olduğu iddiasına dayalı olarak 30 günlük askı ilân süresi içerisinde açılmıştır. Bu hususun tespiti için öncelikle yörede yapılan ilk orman tahdidi ve 2/B madde uygulama çalışmalarına ilişkin tutanak ve haritaların dosya arasına getirtilmesi ve 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4. madde uyarınca yapılan düzeltme ve aplikasyon çalışmasının orman tahdidine ve 2/B madde uygulama çalışmalarına uygun olarak yapılıp yapılmadığının bu belgeler incelenerek tespit edilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir. Ancak, mahkemece yöredeki ilk orman tahdidi ve 2/B madde uygulama çalışmalarına ilişkin tutanaklar ve orijinal renkli orman tahdit haritaları dosyaya getirtilmediği gibi bilirkişilerce hazırlanan raporda da kesinleşen orman ve 2/B madde uygulama çalışmaları ile 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek 4. maddeye göre yapılan aplikasyon ve düzeltme çalışması arasında uyumsuzluk bulunup bulunmadığı, uyumsuzluk varsa bu uyumsuzluğun nedenleri ile aplikasyon ve düzeltmenin kanun ve yönetmeliklere uygun yapılıp yapılmadığı hususları araştırılmamış, eylemli duruma göre düzeltmenin yerinde olduğu ifade edilmiştir.
Bundan başka, kural olarak; hukukî yarar dava koşulu olduğu gibi hiç kimsenin kendi aleyhine hukuksal sonuç doğuracak biçimde dava açmasına olanak yoktur. Yine, önemle belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı HMK’nın 24. maddesi uyarınca, hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz. Aynı Kanunun 25. maddesi uyarınca, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz. Aynı Kanunun 26. maddesi uyarınca da, hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Somut olay bu kapsamda değerlendirildiğinde ise; dava konusu 1723 sayılı parsel halen tapuda zeytinlik niteliğiyle ……. adına kayıtlı olup, beyanlar hanesinde 6831 sayılı Kanunun 2/B madde şerhi ile birlikte “…………. kızı …’ın zilyetliğindedir” şeklinde davacı … lehine kullanıcı şerhi bulunmaktadır. Eldeki somut dava, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek – 4. madde uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme çalışmalarına askı ilan süresi içinde açılan itiraz davası niteliğindedir. Yani, mahkemenin kabulüne konu yaptığı gibi, 1723 sayılı parselin niteliği (orman, zeytinlik, tarla vb) ve kullanıcı şerhi, karşı dava bulunmadığı için dava konusu değildir. Kaldı ki, kullanıcı şerhinin silinmesi veya eylemli orman iddiasına dayalı olarak orman niteliğiyle tescil istemiyle karşı dava açılsaydı dahi, taşınmazın kadastro tespiti 1995 yılında kesinleştiğinden, kullanıcı şerhi ve eylemli orman iddiasıyla açılacak böyle bir davayı görme görevi de kadastro mahkemesine ait değildir. Ancak, mahkemece davada dayanılan – ileri sürülen vakıa veya hususla ilgili olarak usûlüne uygun bir inceleme ve araştırma yapılmadan ve davacı gerçek kişinin açtığı dava reddedilmesine rağmen ve yukarıda belirtildiği gibi taşınmazın niteliği ve kullanıcı şerhi de dava konusu olmadığı halde re’sen alınan kararla dava konusu taşınmaz ifraz edilip, taşınmazın halen geçerli olan mevcut tapusu da iptal edilmeden mükerrer sicile yol açacak şekilde bir bölümünün orman niteliğiyle, bir bölümünün ise tapudaki şekliyle tesciline karar verilmesi de ayrıca bozma nedeni yapılmıştır.
O halde, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, mahkemece öncelikle yörede yapılan bütün orman tahdit, aplikasyon ve 2. madde ile 2/B madde çalışmalarına ilişkin, işe başlama, işi bitirme, çalışma tutanakları ile askı ilân tutanaklarının ve orman tahdit haritaları ile aplikasyon ve 2/B madde haritalarının orjinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneğinin, yine yörede yapılan ilk orman tahdidinde kullanılan hava fotoğraflarının orijinal renkli onaylı örnekleri ile 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4. madde uyarınca yapılan düzeltme ve aplikasyon işlemine ilişkin tutanak, belge ve haritalar yerel orman işletme müdürlüğünden, yerel orman işletme müdürlüğünde bulunmayan bilgi ve belgelerin ………… Genel Müdürlüğünden temin edilerek dosya arasına konulduktan sonra, önceki bilirkişiler dışında halen ………… ve …….. Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak 4 kişilik bilirkişi kurulu ve yöreyi iyi bilen, dava sonucunda yararı olmayan elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişiler aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren ………… Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “………… sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır…Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ………… Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ve Ek – 4. madde uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme işlemi ile ilgili sınır noktaları bilgisayar ortamında aynı ölçeğe çevrilerek (……. veya benzeri programlar kullanılarak) çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu, aplikasyon, 2/B madde ve 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek – 4. maddesi uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde ve 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek – 4. maddesi uyarınca yapılan harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, aplikasyon ile kesinleşmiş orman kadastrosu değiştirilemeyeceği gibi 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen ek madde 4 uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme işlemi ile kesinleşmiş 2/B madde alanlarının değiştirilemeyeceği ve kesinleşmiş 2/B madde alanlarının aplikasyon ve düzeltme işlemi ile tekrar orman sınırları içine alınamayacağı gözetilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.