1. Anasayfa
  2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1992/7460 K: 1993/90 T: 18.1.1993


Yeraltı suları, 167 sayılı Kanun hükümleri uyarınca genel sulardan olup anılan Kanunun 4. maddesinde ve bu konuda istikrarlı Yargıtay Kararlarında vurgulandığı üzere herkes, kadim ve öncelik hakkı nazara alınarak kendi faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir.

Dava dilekçesinde, l.800.000 lira tazminat ve su kuyusunun kapatılması suretiyle el atmanın önlenmesi ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Dava dilekçesinde, davalı tarafın açmış olduğu kuyunun davacının kuyusuna zarar verdiğinden, davalının kuyusunun kapatılması ve davcının ağaçlarının devamlı kurumaya maruz kaldığından bu ağaçların bedelinin de tahsilini istemektedir.

Mahkemece iddia olunan zararların vukuundan itibaren bir yıl geçmiş olmakla zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Ne varki iddia olunan zararlar, sürekli ve devam etmekte olan zararlardır. Bundan ayrı yeraltı sularından kaynaklanan bu tür zararlarda zamanaşımı söz konusu edilemez.

Ayrıca, mahkemenin de kabulü gibi dava konusu sular yeraltı sularıdır. Yeraltı suları hakkındaki 167 sayılı Kanun hükümleri uyarınca genel sulardandır. Genel sulardan ise anılan Kanunun 4. maddesinde ve bu konuda istikrarlı Yargıtay Kararlarında vurgulandığı üzere herkes, kadim ve öncelik hakkı nazara alınarak kendi faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir. Dosyadaki bilgilerden, davacının kuyusu daha önceden açılmış bir kuyu olup davalının kuyusu ile sonradan açıldığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece yapılacak iş, davalının kendi arazisinde açtığı kuyunun davacının kuyusu ile aynı yeraltı suyu deposundan beslenip beslenmediği, davacının suyunu ne derecede etkilediği, davalının kendi tarlasında olmak üzere daha uzak bir mesafede davacının suyunu etkilemeden başka bir kuyu açmak suretiyle ihtiyacını giderip gideremeyeceği; tarafların münavebe ile kendi açtıkları kuyulardan yararlanma olanaklarının bulunup bulunmadığı hususlarının, sözü edilen 167 sayılı Kanun ile bu kanuna göre çıkarılmış olan 20.7.196l gün ve 5/1465 sayılı Yeraltı Suları Tüzüğü hükümleri de göz önünde bulundurularak, gerektiğinde Devlet Su İşleri uzmanlarından ve yeraltı sularında uzmanlaşmış jeolog ve hidrolog bilirkişilerden yararlanmak suretiyle araştırma ve inceleme konusu edilmeden ve ayrıca davacının ağaçlarına davalının açtığı kuyunun davacının kuyusunun suyunu azaltmasında kuruyan ve kurumaya devam eden ağaçlara bir zarar olmuş ise bir ziraat mühendisine de zararın miktarının tesbit ettirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken kanuna aykırı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK: nun 428. maddesi gereğince (BOZULMSINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.l.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.