Vasiyetnamenin yerine getirilmesi (tenfizi) için herşeyden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 536 ve devamı maddeleri uyarınca vasiyetnamenin açılıp okunması ve aynı kanunun 501.maddesi gereğince vasiyetnamenin iptali davası için yasada gösterilen sürenin geçtiğinin belirlenmesi gerekir.
Dava dilekçesinde vasiyetnamenin tenfizi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı dava dilekçesinde, davacının eşi muris H… tarafından düzenlenen 09.08.1982 tarihli vasiyetname ile 5 adet taşınmazını kendisine vasiyet ettiğini belirterek vasiyetnamenin tenfizi ile taşınmazların tapu kaydının adına tescilini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar cevabında, mirasbırakanın yeğeni olduklarını, miras hakkını istediklerini beyan etmişlerdir.
Mahkemece; davanın kabulü ile 3114, 709, 718 ve 757 parsel nolu taşınmazların muris adına tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmü birkısım davalılar temyiz etmiştir.
Muris Halil Kocatürk 10.9.2001 tarihinde vefat ettiğine göre, mirasçılık ve mirasın geçişi, 4722 sayılı kanunun 17.maddesi gereğince, mirasbırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerine göre belirlenir.
Dosya kapsamından, tenfiz davasının 18.4.2007 tarihinde açılmasına rağmen, vasiyetnamenin okunması davasının bu davadan sonra 27.3.2009 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Vasiyetnamenin yerine getirilmesi (tenfizi) için herşeyden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 536 ve devamı maddeleri uyarınca vasiyetnamenin açılıp okunması ve aynı kanunun 501.maddesi gereğince vasiyetnamenin iptali davası için yasada gösterilen sürenin geçtiğinin belirlenmesi gerekir.
Tenfiz davasından (md.541) önce vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tesbiti ile ilgili davanın açılmadığı ve ayrıca vasiyetnamenin iptali ile ilgili zamanaşımı sürelerinin de geçmediği anlaşıldığına göre, bu durumda mahkemece, vasiyetnamenin tenfizi ile ilgili davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK:nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.1.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.