Türk Medeni Kanunu’nun 559.maddesine göre; vasiyetnamenin iptali davasında 1 yıllık hak düşürücü süre davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlar. Gene aynı kanunun 571.maddesinde ise, dava açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin üzerinden 10 yıl geçmekle düşer.
DAVA: Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR: Davacılar vekili dava dilekçesinde; tarafların ortak murisi R. O.’un Antalya 2. Noterliğinin 16/07/1990 tarih ve 23279 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki vasiyetnamesi ile Yukarıkaraman köyü 142 parsel sayılı taşınmazı E. O.’a vasiyet ettiğini, böylece diğer kardeşlerini ve yakınlarını miras dışı bıraktığını, işlemin muvazaalı olduğunu ve mal kaçırma amacını taşıdığını belirterek vasiyetnamenin iptaline, taşınmazın terekeye iadesine, mümkün olmadığı takdirde tenkisine, bu miktar üzerinden tapu kaydının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; vasiyetnamenin iptali için geçerli yasal şartlara dayanılmadığını, murisin 16/07/1990 tarihli sağlık ocağından aldığı rapora göre akli melekelerinin yerinde olduğunun, kanunun kendisine tanıdığı tüm hakları kullanmasında sıhhi yönden sakınca bulunmadığının belirtildiğini, murisin 2003 yılında vefa ettiğini, Antalya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/1551 E sayılı dosyasında vasiyetnamenin bütün mirasçılara haber verilerek açılıp okunduğunu, davacı Hüseyin’in muris ile aynı avluda oturduğunu, davacıların vasiyetnameden yeni haberlerinin olduğunun kabul edilemeyeceğini, ölümün öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl, her halükarda 10 yıl içinde dava açılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; murisin 14/08/2003 tarihinde vefat ettiği, Antalya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/1551 esas sayılı dosyasında vasiyetnamenin açıldığı, temyize konu davanın 06/09/2011 tarihinde açıldığı, iptal ve tenkis davası için ölümü öğrenme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre belirlendiği, davacıların murisin ölümünden ve vasiyetnameden haberlerinin olmadığını yönündeki iddialarına itibar edilmediği ve hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4722 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 17. maddesi uyarınca; mirasçılık ve mirasın geçişi, mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.
Mirasbırakan 14/08/2003 tarihinde vefat etmiştir. Buna göre, olayın çözümünde 4721 sayıl/ı Türk Medeni Kanununun uygulanması gerekmekte olup bu kanunda; gerek ölüme bağlı tasarrufların iptali davası için 559.maddede belirtilen süreler, gerekse bu tasarruflara karşı tenkis davası açılması için 571.maddede belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiş ve kaleme alınmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 559.maddesine göre; vasiyetnamenin iptali davasında 1 yıllık hak düşürücü süre davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlar. Gene aynı kanunun 571.maddesinde ise, dava açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin üzerinden 10 yıl geçmekle düşer.
Gerek iptal, gerekse tenkis davasının incelenebilmesi için öncelikle dava konusu vasiyetnamenin açılıp açılmadığı konusunda araştırma yapılmalıdır.
Vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespit edilmesinin amacı, mirasçıları ve lehine kazandırma yapılan kişileri bilgilendirme ve yasal haklarını kullanmayı temine yönelik bir işlemdir.
Vasiyetname usulünce açılıp ilgililere tebliğ edilmeden TMK.nun 559. ve 571.maddesinde gösterilen 1 yıllık hak düşürücü süreler işlemeye başlamaz.
Somut olayda, Antalya 2. Noterliğinin 16/07/1990 tarih ve 23279 yevmiye numaralı vasiyetnamesinin Antalya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/1551 esas 2012/972 karar sayılı dosyası ile açıldığı anlaşılmıştır. Dosyanın incelenmesinde; iş bu davanın davacısı A.. O.. adına ilk olarak 14/10/2010 tarihli celsede verilen ara karar gereğince açık tebligat çıkarıldığı, tebligata vasiyetnamenin eklenmediği, vasiyetname ekli tebligat yapılmadığı, davacının 17/01/2011 havale tarihli dilekçesiyle vasiyetnameden haberdar olmadığını, vasiyetnameyi kabul etmediğini bildirir dilekçe ibraz ettiği, 24/03/2011 tarihli celseye katılarak dilekçe içeriğini tekrarla iptali için dava açacağını beyan ettiği görülmüştür. Diğer davacı H.. O.. adına da vasiyetname ekli tebligat yapılmadığı, davacının 17/01/2011 havale tarihli dilekçesiyle vasiyetnameden haberdar olmadığını, vasiyetnameyi kabul etmediğini bildirir dilekçe ibraz ettiği, 24/03/2011 tarihli celseye katılarak dilekçe içeriğini tekrar ettiği belirlenmektedir. Yargılama neticesinde 31/05/2012 tarihinde vasiyetnamenin açılmasına karar verildiği, mirasçılara tebligat çıkarılmadığı görülmektedir.
Davacılara usulüne uygun vasiyetname tebliğ edilmediği anlaşıldığından, davacıların davasını 06/09/2011 tarihinde kanundaki 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açtığı gözetilerek, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.