Gerek iptal, gerekse tenkis davasının incelenebilmesi için öncelikle dava konusu vasiyetnamenin açılıp açılmadığı konusunda araştırma yapılmalıdır. Vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespit edilmesinin amacı, mirasçıları ve lehine kazandırma yapılan kişileri bilgilendirme ve yasal haklarını kullanmayı temine yönelik bir işlemdir.
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; muris … …’ün K…. Noterliğinin 23/06/2004 tarih ve 04940 yevmiye nolu düzenleme şeklinde vasiyetname düzenlediğini, vasiyetname ile Kumlu İlçesindeki 95 parsel sayılı taşınmazı davalıya bıraktığını, vasiyetnamenin şekil şartlarına uyulmadan düzenlendiğini, murisin tasarruf ehliyetinin bulunmadığını ve akıl sağlığının yerinde olduğuna ilişkin doktor raporu alınmadığını, görme engelli olup, okuma yazmasının olmadığını, mal kaçırma saiki ile vasiyetname düzenlediğini, müvekkilinin saklı payının ihlal edildiğini savunarak; vasiyetnamenin iptalini, aksi takdirde saklı pay oranında iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, vasiyetnamenin yasanın aradığı şekil şartlarını taşıdığını, murisin okuma yazma bildiğinin açıkça vasiyetnamede belirtildiğini, tasarruf nisabına aykırılık bulunmadığını, vasiyetnamenin murisin gerçek iradesini taşıdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; vasiyetnamenin açılmasına dair …. …. … … …. Esas- … Karar sayılı dosyasında davacıya gerekçeli kararın 07/10/2009 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihte vasiyetnameden haberdar olduğu, iş bu davanın ise 07/09/2011 tarihinde açıldığı ve hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4722 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 17. maddesi uyarınca; mirasçılık ve mirasın geçişi, mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.
Mirasbırakan 14/06/2009 tarihinde vefat etmiştir. Buna göre, olayın çözümünde 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun uygulanması gerekmekte olup bu kanunda; gerek ölüme bağlı tasarrufların iptali davası için 559.maddede belirtilen süreler, gerekse bu tasarruflara karşı tenkis davası açılması için 571.maddede belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiş ve kaleme alınmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 559.maddesine göre; vasiyetnamenin iptali davasında 1 yıllık hak düşürücü süre davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlar. Aynı kanunun 571.maddesinde ise, dava açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin üzerinden 10 yıl geçmekle düşer.
Gerek iptal, gerekse tenkis davasının incelenebilmesi için öncelikle dava konusu vasiyetnamenin açılıp açılmadığı konusunda araştırma yapılmalıdır. Vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespit edilmesinin amacı, mirasçıları ve lehine kazandırma yapılan kişileri bilgilendirme ve yasal haklarını kullanmayı temine yönelik bir işlemdir.
Vasiyetname usulünce açılıp ilgililere tebliğ edilmeden TMK.nun 559. ve 571.maddesinde gösterilen 1 yıllık hak düşürücü süreler işlemeye başlamaz.
Dosyanın incelenmesinde; muris … …’ün 04/11/2003 ve 23/06/2004 tarihli iki adet vasiyetname düzenlendiği, Kırıkhan Noterliği tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına iki adet vasiyetname için bildirimde bulunulduğu, Reyhanlı Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise murise ait 04/11/2003 tarihli vasiyetname için 2009/260 Esas- 2009/276 Karar sayılı, 23/06/2004 tarihli vasiyetname için 2009/261 Esas- 2009/277 Karar sayılı dosya ile vasiyetnamelerin açılıp okunduğunun tespitine karar verildiği, mahkemece hak düşürücü süre yönünden değerlendirmenin ise 04/11/2003 tarihli vasiyetnamenin açılmasına ilişkin 2009/260 Esas- 2009/276 Karar sayılı dosya üzerinden yapıldığı, ancak iş bu davaya konu 23/06/2004 tarihli vasiyetnamenin açılmasına ilişkin 2009/261 Esas- 2009/277 Karar sayılı dosya üzerinden inceleme yapılmadığı görülmektedir.
Davaya konu murise ait 23/06/2004 tarihli vasiyetnamenin açılmasına ilişkin 2009/261 Esas- 2009/277 Karar sayılı dosya incelendiğinde; davacı adına ilk olarak sadece duruşma gününü bildirir tebligat çıkarıldığı, tebligatın iade edildiği, 10/09/2009 tarihli hüküm celsesinde tebligatın iade edildiği tutanağa yazıldıktan sonra vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespitine karar verildiği, ardından davacı adına vasiyetname ekli olmayan gerekçeli kararın tebliğ edildiği ve hükmün 23/05/2011 tarihinde kesinleştiğine ilişkin işlem yapıldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; davacıya usulüne uygun vasiyetname tebliğ edilmediği anlaşıldığından, davacının davasını 07/09/2011 tarihinde kanundaki 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açtığı gözetilerek, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.