Vasiyetnamenin tenfizi talebi halinde hakim murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlemeli, azami biçimde murisin iradesini yerine getirmeli, vasiyetin tenfizine imkân sağlamalıdır.
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı … ve diğerleri vekili ile davalı … ve diğerleri vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 06.12.2016 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı … ve … vekili geldi. Karşı taraf davacı vekili geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların murisi …’in 20/01/2012 tarihinde vefat ettiğini, murisin … Noterliği’nin 16/04/1993 tarih ve 4899 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vasiyetnamesi ile taşınmazlarını çocukları arasında paylaştırdığını, buna göre murisin 3533 parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki yapıları vasiyetnameye ekli kroki ile 5 ayrı parsele bölerek 1 nolu halen lokanta olarak kullanılan kısmı davacıya vasiyet ettiğini, bu vasiyetnamenin Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından açılarak mirasçılara okunduğunu, vasiyetnamenin kesinleştiğini ileri sürerek vasiyetnamenin tenfizine, muris adına olan tapu kaydının iptali ile adına bırakılan kısmın davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, …. ve … vekili cevap dilekçesinde; vasiyet yapılırken kroki ile 5 parçaya bölünen taşınmaz üzerinde bulunan kahvehanenin müvekkillerin murisi vasiyet alacaklısı olan …’e vasiyet edildiğini, yıllar içinde kahvehane olarak kullanılan yerin lokanta ile birleşmiş şekilde davacı tarafından kullanıldığını, vasiyetnamenin şu haliyle uygulanmasının mümkün görülmediğini , hernekadar müvekkillerinde vasiyetin tenfiz ve tescilini arzulamak iselerde vasiyetnamenin uygulanabilir olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde; vasiyet konusu taşınmazın tek parselden ibaret olduğunu, taraflara bırakıldığı belirtilen parsellerin resmiyette olmadığını, taşınmazın ifraz ve parselasyonunun resmi kurumlara yaptırılmayıp hukuki geçerliliği olmayan bir paylaşım içerdiğini, fiilen ve hukuken vasiyetin tenfizinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, taşınmazın mevcut şekliyle, vasiyetin ekindeki kroki gibi aynen bölünmesinin mümkün olmadığı, taşınmazın toplam alanı gözönünde tutularak ve çoğun içinde azda vardır kuralı gözetilerek vasiyetnamede taraflara verilen miktara göre tarafların taşınmazdaki payları hesaplatılmışve davanın kısmen kabulü ile 3533 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile, taşınmazın 403/2294 hissesinin … Kızı …, 403/2294 hissesinin … kızı …, 478/2294 hissesinin … oğlu …, 538/2294 hissesinin … oğlu …, 118/2294 hissesinin … kızı …, 177/2294 hissesinin … kızı …, 177/2294 hissesinin … kızı … adlarına müştereken tapuya kayıt ve tesciline, tapunun beyanlar hanesindeki kayıtların korunmasına karar verilmiş, hüküm davalı …, … ve … vekili ve davalı … ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 13.02.1991 gün, 1990/2-648-65 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davalar bir ayni hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesince açılan vasiyetnamenin TMK’nun 595. ve izleyen maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği, bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tesbiti içindir. Diğer bir anlatımla “Vasiyetnamenin tenfizi, vasiyetnamenin açılıp itiraza uğramadığı veya yapılan itirazların sonuçsuz kaldığının tesbitinden ibarettir. Bu tesbit başlı başına ayni bir hakkın geçirimini sağlamaz.
Kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimsenin durumu ise daha farklıdır. TMK: 600 md gereğince kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimse, bu vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan kimse varsa ona, yoksa yasal ve seçilmiş mirasçılara karşı açacağı istihkak davası ile malın kendisine teslimini isteyebilir.
Vasiyetnamenin tenfizi talebi halinde hakim murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlemeli, azami biçimde murisin iradesini yerine getirmeli, vasiyetin tenfizine imkân sağlamalıdır.
Vasiyetnamenin yorumunda murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlenmelidir (YHGK: 7.6.1966 tarih 738 – 309 sayılı ve 2.HD 10.05.2001 tarih 5921 – 7312 sayılı kararları).
Davaya konu vasiyetnamede, muris 3533 parselde adına kayıtlı taşınmazın ekli krokide görüldüğü gibi 5 parsele ayrıldığını, parselleride çocukları arasında vasiyetnamede belirtildiği şekilde paylaştırdığını belirtmiştir.
Somut olayda, mahkemece alınan bilirkişi raporlarında, vasiyetname konusu taşınmazın, İmar Kanununun 15. ve 16.maddesine göre yola terkleri yapıldıktan sonra … Belediye Encümeni kararıyla bölünmesinin mümkün olduğu, vasiyetnamenin ekinde bulunan krokide belirtilen şekilde aynen bölünmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
O halde mahkemece; yalnızca vasiyetin tapunun beyanlar hanesine yazılmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK:nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı … ve Fatma için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.350 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı … ve Fatma’ya verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.