Vasiyetnamenin tenfizi talebi halinde hakim murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlemeli, azami biçimde murisin iradesini yerine getirmeli, vasiyetin tenfizine imkân sağlamalıdır. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; davaya konu taşınmazın üzerinde yapılan yapıya ait tasdikli inşaat projesini belediyeden getirtilip, davaya konu taşınmaz üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak, yapının projeye uygun olup olmadığı hususunun alınacak bilirkişi raporu ile belirlemek olmaktır. Bilirkişi raporu ile yapının projeye uygun yapıldığı anlaşılırsa o takdirde, kat mülkiyeti kurulmasına elverişli bir yapı olup olmadığı yönünde araştırma yapılarak bağımsız bölümlerin arsa payları ile ilgili açıklayıcı rapor alınması gerekir. Bundan sonra, mahkemece; taşınmaz mal üzerinde kat mülkiyeti kurulmak suretiyle vasiyete konu bağımsız bölümlerin davacı adına tesciline, karar verilmelidir.
Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili dilekçesinde; muris …’un,… Noterliği’nin 27.6.1989 tarih, … yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile müvekkiline muayyen mal vasiyetinde bulunduğunu belirterek, vasiyetnamenin tenfizi ile vasiyetname konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/2 hissesinin davacı adına tesciline ve bu taşınmaz üzerinde hali hazırda kullandığı evin tapunun beyanlar hanesine şerh düşülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … dilekçesinde; davaya konu vasiyetnamenin, muayyen mal bırakma iradesini değil bir paylaştırma kuralını içerdiğini ve bu paylaşımın da mirasçılar arasında açılacak ortaklığın giderilmesi davası ile gerçekleşeceğini, vasiyetnamenin muayyen mal vasiyeti nitelinde olduğu düşünülse bile bu kez de, davaya konu taşınmaz üzerine kat irtifakı veya kat mülkiyet henüz kurulup kurulmayacağının araştırılması gerektiği, ayrıca vasiyetnamen içeriğine göre, taşınmazın 1/2’sinin davacı adına tescil edilmesinin mümkün olmadığı belirtilerek, davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar ise sözlü beyanlarında, davanın reddini istediklerini belirtmişlerdir.
Mahkemece, “dava konusu taşınmazın arsa paylarının bulunmadığı kat irtifakının kurulmadığı, murisin iradesi taşınmazın paylaşıldığı zaman öncelikle bu yerlerin arsa payları ile vasiyet alacaklılarına verilmesi şeklinde olduğu, bunun da paylaşım olduğunda açılabilecek bir ortaklığın giderilmesi davasında ileri sürülebileceği, vasiyetnamenin tenfizinde arsa paylarının bulunmaması sebebiyle objektif imkansızlık bulunduğu” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, vasiyetnamenin tenfizi ile davaya konu İli…İlçesi.. ada 9 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/2 hissesinin davacı adına tesciline ve yine taşınmaz üzerinde bulunan binanın davacı tarafça kullanılan kısmının tapunun beyanlar hanesine şerh edilmesi isteminden ibarettir.
Dava konusu vasiyetnamenin incelenmesinden; tarafların murisi…, İli…İlçesi …’nda kain tapunun 29 ada 59 parsel numarasında kayıtlı gayrimenkul üzerinde 26.1.1988 tarihli ruhsata istinaden yaptırmış olduğu inşaatın giriş kısmının batı kısmındaki zemin kat ile yapılmış olan 1. katın tamamı ve 1. katın üstündeki tüm haklarını arsa payı ile birlikte oğlu …’a vasiyet ettiği anlaşılmaktadır.
Tapu kayıtlarına göre vasiyetname konusu 29 ada 59 parsel sayılı taşınmaz 9.7.2001 tarihinde yapılan imar uygulaması neticesinde 428 ada 9 parsel sayılı taşınmaz olarak arsa vasfı ile muris adına kayıt edilmiştir.
Vasiyetçi henüz kat mülkiyeti kurulmamış olan 428 ada, 9 parselde kayıtlı arsa vasfındaki gayrimenkul üzerinde bulunan 2 katlı evin, batı kısmında bulunan daireleri davacıya vasiyet etmiştir.
TMK.’nun 600. maddesi uyarınca muayyen mal vasiyeti ile vasiyet alacaklısı kişisel bir istem hakkına sahip olur. Vasiyet alacaklısı yükümlülüğünü yerine getirmeyen vasiyet yükümlüsüne karşı vasiyet edilen malın teslimini veya hakkın devrini; vasiyet konusu bir davranış ise bunun yerine getirilmemesinden doğan zararın giderilmesini dava edebilir.
Vasiyetnamenin tenfizi talebi halinde hakim murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlemeli, azami biçimde murisin iradesini yerine getirmeli, vasiyetin tenfizine imkân sağlamalıdır.
Vasiyetnamenin yorumunda murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlenmelidir (YHGK: 7.6.1966 tarih 738 – 309 Sayılı ve 2.HD 10.5.2001 tarih 5921 – 7312 Sayılı kararları).
Vasiyet Kat Mülkiyeti Yasası hükümlerine göre belirli ve muayyen bir şeyi ifade etmemekte, dolayısıyla şimdilik infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. İnfaz imkanının doğması 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 12, 14 ve 50. maddeleri hükümleri gereği kat irtifakı veya mülkiyetinin kurulmasına bağlıdır. Söz konusu taşınmaz mal üzerinde henüz kat mülkiyetinin kurulmamış olması; Borçlar Kanununun 117/1. maddesinde yer alan ve borcun sübutuna yol açan objektif imkansızlık olarak nitelendirilemez.
Yargılama sırasında düzenlenen 12.6.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda, davaya konu taşınmaz üzerinde bulunan 2 katlı binanın davacı ve davalılara ait olduğu belirtilen kısımlarının rapor ekinde bulunan krokide ayrı ayrı gösterilmiş olup, 18.7.2014 tarihli teknik raporda ise; taşınmaz üzerindeki yapıda kat irtifakı kurulmamış ve bundan dolayı da bina arsa payı oluşmamış olduğu, onaylı yapı ruhsatına göre binanın batı kısmında yer alan yapıların toplam alanının 555,00 m2, doğu kısmındaki alanının 499,00 m2 ve toplam alanının ise 1.054,00 m2 olduğu, buna göre davacıya vasiyet edilen batı daireleri alanının yapının tüm alanına oranının %52,65 olacağının belirtildiği ancak bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; davaya konu taşınmazın üzerinde yapılan yapıya ait tasdikli inşaat projesini belediyeden getirtilip, davaya konu taşınmaz üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak, yapının projeye uygun olup olmadığı hususunun alınacak bilirkişi raporu ile belirlemek olmaktır.
Bilirkişi raporu ile yapının projeye uygun yapıldığı anlaşılırsa o takdirde, kat mülkiyeti kurulmasına elverişli bir yapı olup olmadığı yönünde araştırma yapılarak bağımsız bölümlerin arsa payları ile ilgili açıklayıcı rapor alınması gerekir. Aksi halde, yani yapının projeye uygun yapılmadığı anlaşılırsa o takdirde projenin veya yapının ıslahının mümkün olup olmadığını araştırarak, bu konuda ıslah ve kat mülkiyeti kurulması için gerekli belgeleri düzenleyip ibraz etmek üzere davacıya yetki ve mehil verilmelidir. Davacı tarafından, ibraz olunan belgelere davalıların bir itirazı olduğu takdirde bunları objektif kurallar çerçevesinde inceleyip, düzeltmelidir.
Bundan sonra, mahkemece; taşınmaz mal üzerinde kat mülkiyeti kurulmak suretiyle vasiyete konu bağımsız bölümlerin davacı adına tesciline, objektif imkansızlık varsa o takdirde 428 ada 9 parseldeki binada yer alan ve davacıya vasiyet edilen batı kısmındaki dairelerin vasiyet alacaklısı davacıya ait olduğunun “tespitine” karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir
SONUÇ: Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 19.4.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.