1. Anasayfa
  2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2017/17153 K: 2018/390


Vasiyetnamenin iptali davası açılabilmesi için, vasiyetnamenin açılması dosyasının kesinleşmesinin beklenmesinin gerekli olmadığının açık olmasına göre direnme kararının yerinde ve doğru olduğu anlaşıldığından            

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davası sonucu mahkemece verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanunun geçici 4/1. maddesi uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

ancak vasiyetnamenin şekil şartlarına uygun olmadığını, ayrıca murisin temyiz kudretinin de bulunmadığını ileri sürerek, vasiyetnamenin iptalini istemiştir.

Davalı, vasiyetnamenin noter huzurunda düzenlendiğini, şekil şartlarını taşıdığını ve murisin akli melekelerinin yerinde olduğuna dair sağlık raporu da alındığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; dava konusu vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan tanıklardan ____’ın okur-yazar olmadığından imza sütununda parmak izi kullandığı, TMK.’nun 536.maddesi uyarınca, okur yazar olmayanların resmi vasiyetnamenin düzenlenmesinde tanık olarak katılamayacakları ve bu şekil eksikliğinin vasiyetnamenin iptalini gerektirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne ve… 8.Noterliğinin 03.09.1999 gün … yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vasiyetnamenin iptaline karar verilmiştir.

Hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 27.05.2015 tarih ve 2014/15985 esas, 2015/9626 karar sayılı ilamı ile “… mahkemece; vasiyetnamenin açılması dosyasının kesinleşmesi bekletici mesele yapılarak, vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kararın kesinleşme tarihi şerhini içerir onaylı sureti ilgili mahkemeden getirtildikten sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, vasiyetnamenin açılması dosyasının derdest olduğu göz ardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma ilamı sonrasında yapılan yargılama sonucunda mahkemece; vasiyetnamenin açılması dosyasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması şeklindeki gerekçeye katılınmadığı, öyle ki vasiyetnamenin açılması davasının, sadece vasiyetnamenin açılıp tüm mirasçılara ve vasiyet alacaklılarına okunduğunun tespitine ilişkin bir işlem olduğu, diğer bir anlatımla vasiyetnamenin, açılıp ilgililere okunması ile hüküm ve sonuç doğuracağı ve başkaca bir işleme gerek bulunmadığı gerekçesiyle bozma ilamına direnilmiş ve bozma öncesi hüküm doğrultusunda davanın kabulü ile dava konusu vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

02.12.2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373. maddesinin 5.fıkrası “İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir” hükmünü içermektedir.

Aynı Yasanın 45. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen geçici 4. maddesinin ikinci fıkrasında “Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bulunan dosyalar, kararına direnilen daireye gönderilir.”, 4. fıkrasında ise “Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.” hükmü getirilmiştir.

Anılan Yasa maddeleri gereğince, yerel mahkemece verilen direnme kararına yönelik olarak Dairemizce yeniden inceleme yapılması neticesinde;

Türk Medeni Kanununun 559. maddesine göre ise, iptal davası açma hakkının, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşeceği düzenlenmiştir.

Somut olayda davacı eldeki davayı, … 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/293 esas, 2012/1618 karar sayılı vasiyetnamenin açılması dosyasında, 17/07/2012 tarihli celsede ilgili tasarruftan haberdar olmasının ardından bir yıllık yasal süre içerisinde açmış olup, ilgili yasa hükmü doğrultusunda vasiyetnamenin iptali davası açılabilmesi için, vasiyetnamenin açılması dosyasının kesinleşmesinin beklenmesinin gerekli olmadığının açık olmasına göre direnme kararının yerinde ve doğru olduğu anlaşıldığından, işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

Dava vasiyetnamenin iptali istemine ilişkin olup, her ne kadar mahkemece, imza yerine parmak izi kullanan ve buna göre okur yazar olmadığı anlaşılan vasiyetname tanığın resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine katılmış olması sebebiyle şekil eksikliğine dayalı olarak vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş ise de, dosyada mevcut vasiyetname aslının incelenmesinde, vasiyetname tanığı Kadir Kaçan’ın vasiyetnamede parmak izi kullanmadığı, isminin altına imzasını atmak sureti ile tanıklığını tasdik ettiğini bu haliyle mahkemenin bu yöndeki gerekçesinin yerinde olmadığı açıktır.

Ne var ki, dava konusu … 8. Noterliğinin 03.09.1999 gün … yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vasiyetname içeriğinin incelenmesinde, murisin okur yazar olmadığının belirtilmiş olmasına karşın, yazılan vasiyetnamenin okunmak üzere ilgiliye (murise) verildiği ve muris tarafından okunduğunun yazıldığı, bu yönüyle vasiyetnamenin okur yazar olmayan muris için TMK’nın 533. maddesinde okuma yazma bilenler için öngörülen usule göre düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Türk Medeni Kanununun 535. maddesinde okur yazar olmayanlar için düzenlenecek vasiyetnamelerde izlenecek usul açıklanmış olup, maddenin 1.fıkrasında “Mirasbırakının, vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalamayamaz ise, memur iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder.” Aynı maddenin 2.fıkrasında ise “…Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetçinin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar” şeklinde düzenleme getirildiği görülmüştür.

TMK.nun 535. maddesindeki öngörülen ilkeler geçerlilik şartıdır. Bunlardan birinin eksikliği vasiyetnameyi geçersiz kılar.

Buna göre vasiyetnameyi bizzat okuyacak durumda olmayan (okur yazar olmayan) kişilerin vasiyetnamesinin nasıl düzenleneceğinin TMK’nun 535. maddesinde açıkça düzenlenmiş olması karşısında, davaya konu vasiyetnamenin şekil kurallarına uygun olarak usulüne göre yapılmadığı anlaşılmakla, davanın şekil eksikliği yönünden bu gerekçe ile kabulüne karar verilmesi gerekirken, değişik gerekçe ile davanın kabulü doğru değil ise de; HUMK’nun 438/7. maddesi gereğince hükmün sonucu doğru bulunduğundan gerekçenin düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile hükmün Onanması gerekmiştir.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle usul ve kanuna uygun olan hükmün gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar verilmesi, HUMK’nun 438/son maddesi hükmü gereğidir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle, sonucu itibariyle usul ve kanuna uygun olan hükmün gerekçesi değiştirilmek süretiyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.01.2018 günü oybirliği ile karar verildi.