1. Anasayfa
  2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2019/4002 K: 2020/80 T: 14.01.2020


Vasiyetin iptali davasında bir yıllık hak düşürücü süre, vasiyetnamenin iptali davalarında; mirasçının (davacının) tasarrufu (vasiyetnameyi), iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten itibaren, tenkis davalarında ise; saklı paylı mirasçının (davacının), bu payının zedelendiğini öğrendiği tarihten başlar.

Vasiyetnamenin, açılmasına ilişkin görülen davanın 31/10/2013 tarihli celsesinde davacının yüzüne karşı okunduğu, vasiyetnamenin ve dolayısıyla saklı payın zedelendiğinin davacı tarafça öğrenildiği; vasiyetnamenin okunduğu tarih ile davanın açıldığı 27/02/2015 tarihi arasında TMK’nın 557 nci ve 571 inci maddelerinde hüküm altına alınan 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu gerekçesiyle, vasiyetnamenin iptali ve tenkis davalarının hak düşürücü süre yönünden reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 08/04/2019 tarihli ve 2017/11542 E. 2019/3054 K. sayılı ilamıyla onanmıştır ancak dairece verilen 08/04/2019 tarihli ve 2017/11542 Esas 2019/3054 Karar sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.

Davacı; 27/11/2012 tarihinde ölen mirasbırakanı … ’a ait 01/05/2007 tarihli el yazılı vasiyetname nin, ehliyetsizlik ve irade fesadı nedenleriyle iptalini, olmadığı takdirde tenkisini talep etmiştir.

Davalı; Kanunda öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra davanın açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davacı vekili, onama ilamına karşı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4722 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 17 nci maddesine göre; mirasçılık ve mirasın geçişi, mirasbırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Hak düşürücü süreler” başlıklı 559 uncu maddesi; “İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetname lerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer. Hükümsüzlük, def”i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.”;

Aynı Kanun’un “Hak düşürücü süreler” başlıklı 571 inci maddesi ise; “Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer. Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar. Tenkis iddiası, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.” hükmünü içermektedir.

Yukarıda açıklanan maddelere göre; bir yıllık hak düşürücü süre, vasiyetnamenin iptali davalarında; mirasçının (davacının) tasarrufu (vasiyetname yi), iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten itibaren, tenkis davalarında ise; saklı paylı mirasçının (davacının), bu payının zedelendiğini öğrendiği tarihten başlar.

Diğer taraftan, ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali veya tenkisi istemiyle açılacak davalar için kanunda belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiş olduğundan, yargılama aşamasında hakim tarafından, temyiz aşamasında ise Yargıtay tarafından kendiliğinden dikkate alınır.

Her ne kadar, Dairemizin önceki uygulamalarında; mirasçılar tarafından vasiyetname nin iptali olmadığı takdirde tenkisi istemiyle açılan davalarda, bir yıllık hak düşürücü sürenin, vasiyetnamenin TMK’nın 595 ila 597 nci maddeleri uyarınca sulh hukuk mahkemesince açılıp okunmasına dair kararın kesinleştiği tarihte işlemeye başlayacağı kabul edilmiş ise de, yukarıda belirtilen kanun maddelerinin açık hükmü doğrultusunda Dairemizce görüş değişikliğine gidilmiştir.

Dairemizde, bir yıllık hak düşürücü sürenin, iptal davalarında; davacının vasiyetnameyi, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten itibaren, tenkis davalarında ise saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayacağı görüşü kabul edilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Davacının, mirasbırakanın 27/11/2012 tarihinde ölümü ile mirasçı sıfatını kazandığı, mirasbırakana ait el yazılı vasiyetnamenin teslim edildiği Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesince 31/10/2013 tarihli celsede açılarak davacının da aralarında bulunduğu bir kısım yasal mirasçıların yüzüne karşı okunduğu, dolayısıyla davacının vasiyetnameyi ve buna bağlı olarak saklı payının zedelendiğini bu tarihte öğrendiği,

27/02/2015 tarihinde ise davacının mirasbırakanın sağlığında gerçekleşen olgulara dayanarak vasiyetnamenin iptalini olmadığı takdirde ise saklı payının zedelendiği iddiasıyla tenkis istemini içeren işbu davayı açtığı, davacının vasiyetnameyi ve saklı payının zedelendiğini öğrendiği tarih ile işbu davayı açtığı tarih arasında bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu anlaşılmaktadır.

Bu halde; düzeltilmesi istenilen Dairemiz ilamında benimsenen mahkeme kararındaki gerekçelere göre, düzeltme dileğinde ileri sürülen sebepler HUMK’nın 440 ıncı maddesindeki yazılı hallerden hiç birisine uymadığından, davacı vekilinin düzeltme isteğinin reddi gerekir.

Sonuç; yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK’nın 440 ıncı maddesi uyarınca REDDİNE, 450,00 TL para cezası ile 20,80 TL bakiye karar düzeltme harcının düzeltme isteyenden alınmasına, 14/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.