Kamulaştırmadan idarenin tek taraflı olarak vazgeçmesi durumunda mal sahibinden bankaya yatırdığı kamulaştırma bedeli nedeniyle faiz istenebilmesi için mal sahibinin temerrüde düşmesi gerekir. Bu durumda faiz temerrüt tarihinden itibaren başlar.
Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedelinin iadesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü: K: Dava, İdarenin kamulaştırmadan tek taraflı olarak vazgeçmesi nedeniyle depo edilen çekişmesiz bedelin faizi ile birlikte tahsili, mukabil dava ise bu kamulaştırma sebebiyle açılan bedel artırmasına ilişkin davada yapılan giderlerin tahsili istemine ilişkindir.
İdare Kamulaştırma Kanununun 21. maddesi uyarınca kamulaştırmadan tek taraflı olarak vazgeçmiştir. Bu durumlarda idare ancak yatırdığı bedele mal sahibini temerrüde düşürdüğü tarihten itibaren faiz talep edebilir. Bu nedenle idarenin hükmedilen bedele mal sahiplerinin parayı bankadan çekme tarihinden başlıyarak faize hükmedilmesi gerektiği yolundaki temyizleri yerinde görülmemiştir. Ancak,
Yukarıda açıklandığı gibi mal sahipleri tarafından açılan mukabil davada bedel artırma davası sırasında sarfedilen yargılama giderleri ve avukatlık ücreti dava konusu edilmiştir. Bu istemlerin kamulaştırmadan vazgeçme nedeniyle reddine karar verilen dava dosyasında halli gerektiği düşünülmeden, bu konuda ayrıca açılan davada avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: İdare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK: nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine, 22.6.1993 gününde oybirliği ile karar verildi.