Yol fazlası taşınmazın bedeli karşılığı davacıya devri ve fazla alınan bedelin iadesi davasında, belediye encümeninin Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre kıymet takdir komisyonunca biçilen değeri değiştirme yetkisi bulunmadığından ve davalı idare tarafından da bedele itiraz davası açılmadığından, kıymet takdir komisyonunca biçilen değerden fazlasının geri verilmesi gerekirken, gereksiz bilirkişi incelemesi yaptırılması ve bu raporda belirlenen değer fazlasının iadesine karar verilmesi değildir.
Taraflar arasındaki yol fazlası taşınmazın, bedeli mukabilinde davacıya devri ve fazla alınan bedelinin indirilmesi davasının, kısmen kabulüne dair verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekillerince verilen dilekçelerle istenilmiş, davacı vekilince de temyiz dilekçesinde duruşma isteminde bulunmuş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunup iş anlaşıldıktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü: K: Dava, yol fazlası olup bedeli mukabilinde bitişik parsel maliki davacıya devredilen taşınmaz için fazla alınan bedelin istirdatı istemine ilişkindir. Davalı idarenin temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı vekilinin temyizine gelince: İmar Kanununun 17. maddesi uyarınca belediyeler, müstakil inşaata elverişli olmayan parçalara bitişiğindeki arsa veya bina sahibine bedel takdiri suretiyle satmaya yetkilidir. Davaya konu teşkil eden 62 m²’lik yol fazlasının, bitişik parsel malikine devri konusunda taraflar anlaşmışlar ve İmar Kanununun sözü edilen maddesinin son fıkrası uyarınca, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun hükümlerine uygun olarak bedel takdiri de yapılmıştır. Bu fıkra uyarınca bedel takdiri ve buna karşı itirazlar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre yapılması gerekirken, belediye encümeninin kararıyla taşınmazın değeri artırılmış, davacı da itiraz hakkını saklı tutarak, encümence kararlaştırılan bedeli ödemek suretiyle taşınmazın kendine devrini sağlamıştır.
Mahkemece, taşınmaz mal değerinin tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve tespit edilen değerden fazlası için alınan bedelin iadesine karar verilmiştir.
1 – Yukarıda açıklandığı üzere, belediye encümeninin Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre kıymet takdir komisyonunca biçilen değeri değiştirme yetkisi bulunmadığından ve davalı idare tarafından da bedele itiraz davası açılmadığından, kıymet takdir komisyonunca biçilen değerden fazlasının geri verilmesine karar vermek gerekirken, lüzum olmadan bilirkişi incelemesi yaptırılması ve bilirkişi raporunda biçilen değerden fazlasının iadesine karar verilmesi,
2 – Borçlar Kanununun 105. maddesi uyarınca, alacaklının dûçar olduğu zarar, geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette, borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe, bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir.
Davacı belediye tarafından haksız olarak istenilen fazla bedeli ödemek için, repodaki parasını çektiğini ve bu şekilde zararının temerrüt faizi ile karşılanmasının mümkün olmadığını iddia ederek ayrıca munzam zarar talebinde bulunduğu ve bu hususta Dışbank yazısını ibraz ettiğine göre, bu husus tartışılmadan sadece % 30 temerrüt faizine hükmetmekle yetinilmesi, Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK: nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz eden davacı vekili yararına “temyiz dilekçesinin verildiği günde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 6.000.000.- lira vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde davacıya geri verilmesine, 22.10.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.