Bilirkişi raporunda ise taşınmazın imar planı dışında ancak mücavir alan içinde, belediye hizmetlerinden yararlandığı ve çevresinin meskun olduğu ifade edilmek suretiyle arsa vasfıyla değer biçilmiştir. Belediye yazısı ile bilirkişi raporundaki taşınmazın vasıfları hususunda çelişki bulunmaktadır. Bu nedenle; bilirkişi kurulu ile imar durum yazısı arasındaki çelişki giderilmeden taşınmaz arsa kabul edilerek hüküm kurulması doğru değildir.
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi uyarınca açılan kamulaştırma bedelinin tesbiti ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı idare vekili ile davalı asıl tarafından verilen dilekçelerle istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: K: Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi uyarınca açılan kamulaştırma bedelinin tesbiti ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı idare vekili ve davalı asıl tarafından temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki;
1-Dosyaya sunulan Belediye İmar Müdürlüğü yazısında dava konusu Konucuk Köyündeki 488 parsel sayılı taşınmazın, uygulanan imar planı ve mücavir alan dışında olduğu, belediyeye ait su şebekesi ve çop hizmetlerinden faydalandığı belirtilmiş, etrafının meskun olup olmadıgı belirtilmemiştir. Bilirkişi raporunda ise taşınmazın imar planı dısında ancak mucavir alan icinde, belediye hizmetlerınden yararlandığı ve çevresinin meskun olduğu ifade edilmek suretiyle arsa vasfıyla değer biçilmiştir. Belediye yazısı ile bilirkişi raporundaki taşınmazın vasıfları hususunda çelişki bulunmaktadır. Bu nedenle; bilirkişi kurulu ile imar durum yazısı arasındaki çelişki giderilmeden taşınmaz arsa kabul edilerek hüküm kurulması,
Bilirkişi raporlarında, getirtilen emsallerin satışlarının vergi ve harçtan kaçırmak için düsük gösterildiği açıklandıktan sonra, sonuçta piyasa rayicinden söz edilerek soyut ifadelerle değer biçildiğinden, bu raporlara göre hüküm kurulması mümkun degildir. Taraflara emsal gostermeleri icin yenıden imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve dava konusu taşınmazın değerinin emsal karşılaştırması suretiyle tesbiti için bilirkişi kurullarından ek rapor alınması, mümkün olmadığı taktirde yeniden keşif yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması,
SONUÇ: Davacı idare vekili ile davalı asılın temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde ödeyenlere geri verilmesine, 22.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.