1. Anasayfa
  2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2002/942 K: 2002/2526 T: 09.04.2002


Şufalı pay 4.11.1999 tarihinde yapılan ihtiyarı ihale ile davalıya satılmıştır. Bu satış resmi memur huzurunda yapılan satış akdi yerine geçer ve Borçlar Kanununun 225.maddesinin 2.fıkrası uyarınca bu ihale ile satış akdi tamamlanmış olur. Bundan sonra mülkiyetin geçmesi için gerekli tescil işlemi, satış akdinin tamamlanmasının bir unsuru değildir. Şufa hakkının ihale tarihi dikkate alınmak suretiyle kullanılması gerekir. Satışın ihale yolu ile yapılmış olması, davacının mutlaka bu satıştan haberdar olduğu anlamına gelmez.

Mahalli mahkamesinden veRilmiş dulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı şufa davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı tarafından suresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara davetiyeler gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av.Cevdet Dayıoğlu geldi. Duruşma isteğimizden vazgeçiyoruz inceleme dosya üzerinden yapılsın dedi. İmzası alındı. Davalı vekili Av.Mehmet Kolenoğlu vekillikten çekildiğinden bahisle tebligat almadığı tebligatın bila tebliğ edildiği görüldü. İncelemenin duruşmasız olarak dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Dava, şufalı payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkeme davanın reddine karar vermiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde müvekkilinin paydaşı olduğu 1450 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 158/195 payının tapuda 28.5.2001 tarihinde davalıya satıldığını bu satışı 4.6.2001 tarihinde oğrendiğini iddia ederek 29.6.2001 tarihinde açmış olduğu iş bu dava ile şufalı payın iptal ve tescilini istemiştir.

Davalı vekili, şufalı payın 4.11.1999 tarihinde yapılan ihtiyarı ihale sonucu alındığını, davalının ihale tarihinde bu satışa muttali olduğunu, taşınmaz üzerindeki haciz ve ipotekler nedeniyle tapudaki tescil işleminin 28.5.2001 tarihinde gerçekleştirilebildiğini, ihale tarihi ile dava tarihi arasında uzun süre geçtiğinden dava tarihindeki değerinin tesbit edilmesi gerektiğini savunmustur.

Mahkeme yapılan ihaleden tüm hissedarların haberi oldugundan bahisle suresinde acılmayan davanın reddıne karar vermiştir.

Taraflar arasındaki ilk uyuşmazlık şufa hakkının yasanın öngördüğü bir aylık hak düşürücü sürede kullanılıp kullanılmadığı noktasındadır. Şufalı pay 4.11.1999 tarihinde yapılan ihtiyarı ihale ile davalıya satılmıştır. Bu satış resmi memur huzurunda yapılan satış akdi yerine geçer ve Borçlar Kanununun 225.maddesinin 2.fıkrası uyarınca bu ihale ile satış akdi tamamlanmış olur. Bundan sonra mülkiyetin geçmesi için gerekli tescil işlemi, satış akdinin tamamlanmasının bir unsuru değildir. Şufa hakkının ihale tarihi dikkate alınmak suretiyle kullanılması gerekir. Satışın ihale yolu ile yapılmış olması, davacının mutlaka bu satıştan haberdar olduğu anlamına gelmez. Şufa davalarının ozelliği itibariyle hak düsürücü surenin gecirildigini savunan davalının bu savunmasını kanıtlaması gerekır. Davalı bu savunmasını kanıtlar nitelikte başka delil ibraz etmediğinden davanın öğrenmeye nazaran bir aylık hak düşürücü süre içinde açıldığının kabulü gerekir.

Bu durumda ihale tarihi ile dava tarihi itibariyle uzunca süre geçmesi nedeniyle şufalı payın dava tarihi itibariyle değerinin tesbit edilerek, tesbit edilen bu miktardan şufa hakkını kullanıp kullanmayacağının sorulması, kabul ettiği takdirde bu miktarın depo edilmesi için uygun süre verilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın süreden reddi hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 9.4.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.