1. Anasayfa
  2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2005/2232 K: 2005/3951 T: 25.4.2005


Aynen bölünerek paylaştırma halinde teknik bilirkişiye ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise belediye encümeninden karar alınmak suretiyle, belediye dışında ise il idare kurulundan imar yasası ve yönetmeliğine göre bölüşmenin mümkün olup olmadığı sorulur.

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava bir parça taşınmazın paylaşılmasına ilişkindir. Mahkeme satış kararı vermiş, hüküm bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar vekili dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazdaki paydaşlığın satış suretiyle giderilmesini istemiş, bir kısım davalılar ise taksim suretiyle paydaşlığın giderilmesini savunmuşlardır.

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının satış suretiyle paylaşma istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez.

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ile imar mevzuatına göre aynen bölüşmenin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir.

Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.

Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.

Aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise Belediye Encümeninden karar alınmak suretiyle, Belediye dışında ise İl İdare Kurulundan İmar Yasası ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir.

Onay makamından olumsuz cevap gelmesi halinde paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir.

Somut olayda; Dava konusu edilen ve satışına karar verilen 280 nolu parsel tapu kaydında tarla vasfında ve 40.600 m2 yüzölçümünde tarafların murisi adına kayıtlıdır. Muris Musa’nın 25.8.1965 tarihinde öldüğü ve yedi mirasçısı bulunduğu dosya içindeki mirasçılık belgesinden anlaşılmaktadır.

Mahallinde bilirkişi marifetiyle yapılan keşifte bilirkişi Recep Fevzi’nin verdiği raporda taşınmazın 3194 sayılı İmar Kanununun 62. maddesi gereğince imar planı olmayan yerlerde ancak beş parçaya bölünebileceğini, ziraatçı bilirkişi Turhan ise vermiş olduğu raporda dava konusu yerin 3194 sayılı İmar Kanununun 62. maddesine istinaden imar planı dışında kaldığı ve ilgili madde gereğince bölünen her parçanın 10.000 m2 den az olamayacağından söz edilip taksimin mümkün olmadığını bildirmişler ise de 26.1.2003 gün ve 25005 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Tarım işletmelerinin Yeterli Tarımsal Varlığa Sahip Olup Olmadığının Tespitine Dair Yönetmelik kapsamında tarımsal işletme niteliğinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. 3194 sayılı İmar Kanununun Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğinin 62. maddesinde “üst ölçek planı bulunmayan iskan dışı alanlarda yapılacak ifrazlardan sonra elde edilecek bir parsel 5.000 m2 den küçük olamaz. Bu parsellerin tapu kadastro veya tapulama haritasında bulunan kamu eline geçmiş bir yola, yapılan ifrazdan sonra 25 metre cephesi bulunması zorunludur” hükmüne yer verilmiştir.

Dava konusu parselin krokisinde iki cephesinde yol bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda dava konusu yerin yukarıda belirlenen esaslar doğrultusunda 3194 sayılı Kanunun Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğinin 62. maddesine göre taksimi mümkün olup olmadığı üzerinde durularak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, 25.4.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.