1. Anasayfa
  2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2005/6968 K: 2005/8098 T: 13.09.2005


İsteğe baglı acık artırma suretiyle yapılan satışlarda diğer paydaşlar yönünden Borçlar Kanunu’nun 225/2. maddesi hükmü gereği satış sözleşmesi açık artırma yapılmakla gerçekleşmiş olacağından açık artırma tarihi itibariyle doğan önalım hakkının alıcıya karşı kullanılması gerekir. Dava ise payını satan paydaşa karşı açıldığından Maliye Hazinesi’nin bu davada davalı sıfatı bulunmamaktadır.

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak Maliye Hazinesi tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalı vekili Av. A. geldi. Davacı ve vekili gelmedi. Hazır bulunan davalı hazine vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Uyuşmazlık, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkemece dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde, imar uygulaması ve bedelsiz kamulaştırma sonucu davalı Maliye Hazinesi’nin. davacının maliki olduğu 3 parsel No’lu taşınmazda paydaş haline geldiğini, İmar Yasası’nın 17. maddesi hükmü gereği davalının payını takdir edilecek değer üzerinden müvekkiline teklif etmesi gerekirken ihale ile 18.8.2004 tarihinde 274.150.000.000 TL bedelle K: isimli şahsa sattığını, davacının da bu ihaleye girmesine rağmen fahiş teklifler karşısında geri çekilmek zorunda kaldığını, şimdi ön alım hakkını kullanmak istediğini, alıcı adına henüz tescil yapılmadığından davanın satıcı hazineye yöneltildiğini belirterek dava konusu edilen payın iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

Davalı Maliye Hazinesi vekili, ihalenin davacının isteği sonucu yapıldığını, ihaleye katılan davacının bir kez artırımda bulunduktan sonra çekildiğini, bu şekilde değerin yükselmesini istemediğini şimdi ise düşük bedelle payı alabilmek için kötü niyetle dava açtığını, ihaleden çekilmenin önalım hakkından feragat olarak yorumlanması gerektiğini, davanın da Medeni Kanunun 732 ve devamı maddelerine göre açılmış bir dava olmadığını, ihale ile satış yapılan alıcıya tapunun henüz devredilmediğini, davanın kendilerine yoneltilemeyecegini belirterek haksız açılan davanın reddini savunmuştur.

Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen ücüncu bir kisıye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılması ile de kullanılabilir hale gelir.

Önalım hakkı alıcıya karşı ancak dava açmak suretiyle kullanılabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 733/3 maddesi hükmüyle yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.

Önalım hakkı satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz onunde bulundurulması gerekir.

Olayımıza gelince; dava konusu edilen 3 parsel No’lu taşınmazdaki 423/2400 pay davalı paydaş Maliye Hazinesi tarafından 18.08.2004 tarihinde yapılan ve 09.09.2004 tarihinde kesinleşen isteğe bağlı açık artırma ile 274.150.000.000 TL bedelle dava dışı K: isimli şahsa satılmış, satışı takiben davacı tarafından satıcı paydaş Maliye Hazinesi aleyhine 23.08.2004 tarihinde ışbu dava açılmıstır. İsteğe baglı acık artırma suretiyle yapılan satışlarda diğer paydaşlar yönünden Borçlar Kanunu’nun 225/2. maddesi hükmü gereği satış sözleşmesi açık artırma yapılmakla gerçekleşmiş olacağından açık artırma tarihi itibariyle doğan önalım hakkının alıcıya karşı kullanılması gerekir. Dava ise payını satan paydaşa karşı açıldığından Maliye Hazinesi’nin bu davada davalı sıfatı bulunmamaktadır. Bu itibarla davanın husumet yönünden reddi ile yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine dava değeri üzerinden nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken yargılama sırasında payın, alıcısı dava dışı K: tarafından davacıya satıldığından ve davanın konusuz kaldığından söz edilerek maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, vekalet ücretinin de kendisini vekille temsil ettiren davalı yerine davalı vekiline verilmesi hatalı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA ve Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen Hazine yararına 400.- YTL vekalet ücreti takdirine, 13.09.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.