1. Anasayfa
  2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2007/7385 K: 2007/9531 T: 17.09.2007


Özet: 6570 sayılı Yasa’nın 7/son maddesine dayanılarak açılan tahliye davasında tahliye kararı verilebilmesi için, davalı veya eşine ait olduğu ileri sürülen konutun kiralananla aynı şehir veya belediye hudutları içinde olması ve davalının sosyal durumu, aile nüfus sayısı itibariyle oturmasına elverişli bulunması gerekir. Bu iki koşulun bir arada bulunması zorunludur. Mücavir alanda olduğu halde belediye hududu içindeki yerlerden farksız her türlü belediye hizmetlerinden yararlanılan yerler de bu maddenin kapsamı içinde sayılır. Davalı kiracı veya eşine ait konutun; kiralananla aynı şehir veya belediye hudutları dahilinde olup da davalının sosyal durumu, aile nüfus sayısı ve sağlık koşulları itibariyle oturulabilir nitelikte ise tahliye kararı verilmesi gerekir.

Dava, davalının aynı belediye hudutları içerisinde ikamete elverişli konutunun bulunması sebebiyle, 6570 sayılı Yasa’nın 7/son maddesi gereğince kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalının oturulmaya müsait meskeninin bulunduğundan bahisle kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalı, kendi adına mirasen intikal eden taşınmazın varlığına karşı çıkmamış, dairenin 77 m2 olduğunu, ailesiyle birlikte oturulmaya elverişli ve yeterli olmadığını, kendisinin 74, eşinin 67 yaşında olması, nefes darlığı ve eşindeki kemik erimesi sebebiyle, kendi dairelerinde oturmalarının sağlıklarını tehlikeye sokacağından bahisle davanın reddini savunmuştur. Mahkeme, davalının savunması doğrultusunda davanın reddine karar vermiştir.

6570 sayılı Yasa’nın 7/son maddesine dayanılarak açılan tahliye davasında tahliye kararı verilebilmesi için, davalı veya eşine ait olduğu ileri sürülen konutun kiralananla aynı şehir veya belediye hudutları içinde olması ve davalının sosyal durumu, aile nüfus sayısı itibariyle oturmasına elverişli bulunması gerekir. Bu iki koşulun bir arada bulunması zorunludur. Mücavir alanda olduğu halde belediye hududu içindeki yerlerden farksız her türlü belediye hizmetlerinden yararlanılan yerler de bu maddenin kapsamı içinde sayılır.

Olayımıza gelince; dosyada mevcut mahallinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporuna göre, davalıya ait daire, ana taşınmazın 3. katında yer almakta olup, takribi 75-80 m2 kullanım alanına sahip bir salon, bir yatak odası, 8 m2’lik küçük bir oda ile kapalı bir balkondan oluşmaktadır. Belirlenen özellikler itibariyle davalıya ait daire, davalının eşi ve bir çocuğu ile birlikte oturabilecek niteliktedir. Dava konusu daire 2. katta, davalının maliki bulunduğu daire ise 3. katta bulunmakta olup, her iki daire arasında sadece bir kat farkı mevcuttur. Davalının maliki bulunduğu daire, davalının sosyal durumu, aile nüfus sayısı ve sağlık koşulları itibariyle oturmaya elverişli bulunmaktadır. Davalının eşinin kemik erimesi rahatsızlığının bulunması ve daireler arasında sadece bir kat farkı olması nedeniyle davanın reddi için geçerli bir sebep teşkil etmez. Bu durumda, mahkemece oturulabilir nitelikte evi olan davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.