Davalı, onalım hakkına konu edilen paydan önce aynı taşınmazda pay satın almak suretiyle paydaş bulunmaktadır. Pay iktisap eden kimse üçüncü şahıs olmadığından, yasa gereği diğer paydaşların onalım haklarını kullanmaları mümkün değildir.
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan onalım davasına dair karar, davalı M.Zeki tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, onalım hakkı nedeniyle payın iptali ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin paydaşı olduğu 127 ada 2 parselde Eşref ve Zahitln paylarını 04.12.2007 tarihinde davalıya sattığını ve bu pay satışı nedeniyle onalım hakkını kullanmak istediğini belirterek davalı adına kayıtlı payın iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı, davanın süresinde açılmadığını, dava konusu taşınmazda paydaş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Onalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.
Olayımıza gelince; davalının şuf’alı payın ilişkin olduğu 2 parsel nolu taşınmazda 22.05.2006, 19.02.2007, 20.04.2007, 10.05.2007, 08.06.2007 ve 18.06.2007 tarihlerinde pay satın aldığı ve bu payların davaya konu pay ile birleştirildiği dosyada bulunan tapu kaydından anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı, onalım hakkına konu edilen paydan önce aynı taşınmazda pay satın almak suretiyle paydaş bulunmaktadır. Pay iktisap eden kimse üçüncü şahıs olmayıp paydaş ise, yasa gereği diğer paydaşların şuf’a hakkını kullanmaları mümkün değildir. Bu husus dava şartı olup, mahkemenin re’sen gözetmesi gerekir. Mahkemece paydaşlar arasındaki satışlarda onalım hakkı kullanılamayacağından bahisle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK’nın 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 20.10.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.