Özet: İhtiyaç iddiasına dayalı olarak açılacak davalarda dava hakkı kural olarak kiraya verene aittir. Ancak kiraya veren durumunda olmayan malikin de bu davaları açabileceği içtihaden kabul edilmiştir. Kiralanan paylı mülkiyete konu ise pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması, elbirliği halinde mülkiyete konu teşkil ediyorsa tüm ortakların davaya katılmaları gerekir. Bu koşullar birlikte dava açma şeklinde gerçekleşebileceği gibi bir paydaş tarafından açılan davaya sonradan diğer paydaşların onaylarının alınması şeklinde de sağlanabilir. Elbirliği mülkiyetinde, ortakların davaya katılmaları sağlanamaz ise miras bırakanın terekesine temsilci atanması sağlanarak temsilci huzuruyla dava yürütülür
Dava, asıl davada esaslı tadilat, birleşen davada ise iktisap ve işyeri ihtiyacı nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece istem gibi karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl davada; Davacı, davalıya kiralanan taşınmazın oldukça eski ve bakımsız kaldığından dükkanın esaslı bir şekilde tadilat yapılması zorunlu olduğundan kiralananın tahliyesi istenmiştir. Birleşen dava da davacı vekili müvekkilinin dava konusu kiralananın ½ payını satın aldığını dava konusu dükkanda tamirat yapıldıktan sonra Dizman Turizm… Limited Şirketi adına taşınmaz da şube açacaklarını bildirmiştir. Mahkemece birleşen davada, davacının adı geçen şirketin temsilcisi olduğu ihtiyaç sahibi gösterilen şirketin turizm amaçlı olduğu ve seyahat acentesi kurabileceği ilçenin turizm amacıyla yerli ve yabancı turistlerin konaklama ve seyahat ihtiyaçlarının bulunduğunu belirterek ihtiyaç nedeniyle, asıl davada ise binan eski ve tadilat yapılması gerektiğinden bahisle kiralananın tahliyesine karar verilmiştir.
6098 Sayılı TBK.’nun 350/1. maddesi uyarınca ihtiyaç iddiasına dayalı olarak açılacak davalarda dava hakkı kural olarak kiraya verene aittir. Ancak kiraya veren durumunda olmayan malikin de bu davaları açabileceği içtihaden kabul edilmiştir. Kiralanan paylı mülkiyete konu ise pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması, elbirliği halinde mülkiyete konu teşkil ediyorsa tüm ortakların davaya katılmaları gerekir. Bu koşullar birlikte dava açma şeklinde gerçekleşebileceği gibi bir paydaş tarafından açılan davaya sonradan diğer paydaşların onaylarının alınması şeklinde de sağlanabilir. Elbirliği mülkiyetinde, ortakların davaya katılmaları sağlanamaz ise miras bırakanın terekesine temsilci atanması sağlanarak temsilci huzuruyla dava yürütülür. Dava hakkına ilişkin olan bu hususların mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Kimlerin ihtiyacı için tahliye davası açılabileceği TBK.’nun 350. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Sözü edilen madde hükmüne göre kiraya veren veya kiraya veren durumunda olmayan malik ancak kendisinin, eşinin alt soyu ve üst soyunun veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut (veya işyeri) ihtiyacı için dava açabilir.
Türk Borçlar Kanununun 350/2. maddesi hükmüne göre kiralananın yeniden inşa veya imar amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi için açılacak davalarda yapılacak onarım genişletme veya harap vaziyetten kurtarmak esaslı ve imar amaçlı olmalı bu esnada kiralananda ikamet etmenin mümkün olmaması ve bu hususların keşfen bilirkişi marifeti ile belirlenmesi gerekir.
Yukarıda açıklanan bulgular ve tüm dosya içeriğine göre davanın şirketin ihtiyacından kaynaklandığı, gerçek kişi olan davacının şirket ihtiyacı için kendi yerinin tahliyesini istemeyeceğinden ve ihtiyacın kişisel olduğu da ispat edilemediğinden birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Esaslı imar ve inşaat nedeniyle açılan dava da ise taşınmazın harap olmaktan kurtarmak amacı ile yapılacak tamir ve tadilatının esaslı ve imar amaçlı olup olmadığı, tadilat esnasında kiralananda ikamet etmenin mümkün olup olmadığı konusunda mahallinde keşif yapılarak alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.