Özet: İhtiyaç iddiasına dayalı olarak açılacak tahliye davalarının belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde bu kanunun 328. maddesinde fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açılması gerekir. Davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenebilmesi için öncelikle kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin ve süresinin bilinmesi zorunludur. Davacının bildirdiği bu tarihlere davalı karşı çıkarsa uyuşmazlığın tarafların gösterecekleri tanık dahil bütün deliller toplanarak bir hadise olarak çözüme kavuşturulması gerekir.
Dava, işyeri ihtiyacı sebebiyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davaya dayanak ve taraflarca imzalı 01.02.2011 başlangıç tarihli, bir yıl süreli yazılı kira sözleşmesinin varlığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Davacı kiralayan, 20.01.2015 keşide 22.01.2015 tebliğ tarihli ihtarname ile davalıya; kira akdinin 31.01.2015 tarihinde sona erdiğini ihbar ederek, kira müddeti sonuna kadar kiralanan iş yerinin tahliye edilmemesi durumunda tahliye davasının açılacağını bildirmiş ve davasını kira dönemi sona erdikten sonra 02.03.2015 tarihinde açmıştır. Mahkemece süresinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6098 sayılı TBK.’nun 350/1. maddesi hükmüne göre ihtiyaç iddiasına dayalı olarak açılacak tahliye davalarının belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde bu kanunun 328. maddesinde fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açılması gerekir. TBK.’nun 353. maddesi uyarınca kiraya veren, daha önce veya en geç davanın açılması için öngörülen sürede dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirmişse dava, bildirimi takip eden uzayan bir kira yılı sonuna kadar açılabilir. Dava açma süresi kamu düzenine ilişkin olup, davalı ileri sürmese bile mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenebilmesi için öncelikle kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin ve süresinin bilinmesi zorunludur. Davacının bildirdiği bu tarihlere davalı karşı çıkarsa uyuşmazlığın tarafların gösterecekleri tanık dahil bütün deliller toplanarak bir hadise olarak çözüme kavuşturulması gerekir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 92 ve 93, Türk Borçlar Kanunu’nun 92 ve İ.İ.K. 19.maddelerinde, ay olarak tayin edilen sürelerin, sürenin başladığı güne ayda tekabül eden günün tatil saatinde biteceği belirtilmiştir. Ayın son günü resmi bir tatil gününe rastlarsa, süre tatili takip eden ilk iş günü tatil saatinde bitecektir.
Bu durumda, yazılı kira sözleşmesi 01.02.2011 başlangıç tarihli olduğuna göre, sözleşme yıldan yıla yenilenerek 31.01.2015 tarihinde bitmiştir. Yukarıdaki açıklamalara göre ise bir aylık dava açma süresi 01.03.2015 tarihinde sona erecektir. Ancak 01.03.2015 günü resmi tatil olan Pazar gününe rastladığından, tatilden sonraki gelen ilk mesai günü olan pazartesi günü, 02.03.2015 tarihinde açılan işbu dava süresindedir.
Kabule göre de davacı yeni dönem 01.02.2015 tarihinde başlamadan önce, davalıya 22.01.2015 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile akdin yenilenmeyeceğini ihbar ettiğinden, davacının dava açma hakkı dönem sonuna kadar saklıdır. Bu durumda mahkemece davanın süresinde açıldığının kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekirken, T.B.K. 347/1.maddesindeki kiracıya tanınan 15 günlük yasal süreden sözedilerek yazılı gerekçe ile davanın süre yönünden reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.