Özet: 6098 Sayılı TBK.nun 350/1. maddesi uyarınca ihtiyaç iddiasına dayalı olarak açılacak davalarda dava hakkı kural olarak kiraya verene aittir. Ancak kiraya veren durumunda olmayan malikin de bu davaları açabileceği içtihaden kabul edilmiştir. Kiralanan paylı mülkiyete konu ise pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması, elbirliği halinde mülkiyete konu teşkil ediyorsa tüm ortakların davaya katılmaları gerekir. Bu koşullar birlikte dava açma şeklinde gerçekleşebileceği gibi bir paydaş tarafından açılan davaya sonradan diğer paydaşların onaylarının alınması şeklinde de sağlanabilir. Elbirliği mülkiyetinde, ortakların davaya katılmaları sağlanamaz ise miras bırakanın terekesine temsilci atanması sağlanarak temsilci huzuruyla dava yürütülür. Dava hakkına ilişkin olan bu hususların mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Kimlerin ihtiyacı için tahliye davası açılabileceği TBK.’nun 350. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Sözü edilen madde hükmüne göre kiraya veren veya kiraya veren durumunda olmayan malik ancak kendisinin, eşinin alt soyu ve üst soyunun veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut (veya işyeri) ihtiyacı için dava açabilir.
Olayımıza gelince; Davaya dayanak yapılan yazılı kira sözleşmesi, davacıların miras bırakanı İ.K. ile davalı şirket arasında düzenlenmiş olup, 05.10.2012 başlangıç tarihli ve 2 yıl sürelidir. Kiralayan 19.08.2013 tarihinde ölmüş ve geriye davacıları mirasçı olarak bırakmıştır. Dava tüm mirasçılar tarafından birlikte açılmış, sözleşmenin bitim tarihinde akdin yenilenmeyeceği ve akdin sonunda kiralananın boş olarak tahliye ve teslim edilmesinin ihbar edildiği 05.08.2014 tarihli ihtarname ise mirasçılardan H. K. tarafından keşide edilmiştir. Dava İstanbul 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1018 taşra muhabere kaydı ile aynı tarihte yatırılan sayman mutemedi alındı belgesine dayalı olarak 05.11.2014 tarihinde akdin bitiminden itibaren bir aylık yasal süre içinde açılmıştır. Ayrıca kabule göre de, tek mirasçı tarafından keşide edilen ihbarın davalıya tebliğ edildiği de uyuşmazlık konusu değildir. Buradaki akdin yenilenmeyeceği ihbarı tahliye iradesinin bildirilmesi amaçlı, dava açma süresini koruyucu niteliktedir. Bu nedenle mirasçılardan birisinin dava açılacağına ilişkin bildirimi göndermesi yeterlidir. Ancak feshi ihbar, temerrüt ihtarı ve iki haklı ihtar gibi akdin feshine neden olacak ve dava şartını oluşturacak hallerde bütün ilgililerin ihtarı veya ihbarı birlikte göndermeleri gerekir. Bu durumda dava süresinde açıldığından mahkemece işin esasının incelenip neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, dava açılacağına ilişkin ihbarın tüm mirasçılar tarafından keşide edilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.