3402 s. Kanun’un 27. maddesi uyarınca kadastro hakimi, usul ve şekle ilişkin eksiklikler sebebiyle, kadastro tutanağını, kadastro müdürlüğüne iade edemez.
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
K: Kadastro sırasında 130 parsel sayılı 26.000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydına dayanılarak İ… adına 28.5.1956 gününde tesbit edilmiş; daha sonra 29.11.1965 gün 126 sayılı tapu kaydıyla satın alan D… ve M… adına malikhanesi düzeltilmiştir. Hazinenin miktar fazlasına yönelik itiraz ve davası üzerine, tutanağın aslına uygun düzenlenmediği gerekçe gösterilerek oluşturulan hüküm Hazinenin temyiz sonucu bozulmuş; bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda malikhanesinde yapılan değişikliğin 766 sayılı Tapulama Kanununun 25. maddesi hükmüne uygun olmadığı, davacıların satın almasının tesbit gününden sonra gerçekleştiği gerekçe gösterilerek komisyon kararının iptaline, kadastronun olağan usule göre tamamlanması için tutanak ve eklerinin kadastro müdürlüğüne iadesine karar verilmiş hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Hüküm gününden sonra yürürlüğe konulan ve eldeki davalarda da uygulanması gereken 3402 sayılı Kadastro Kanununun 27. maddesi hükmünce hakim usul ve şekle ilişkin eksikler nedeniyle kadastro tutanağını kadastro müdürlüğüne iade edemez. Diğer taraftan, 3402 sayılı kadastro Kanununun 26. ve 40. maddesi hükmünce kayden satın alan kişi kadastro mahkemesindeki davaya katılabilir. Açılan davalarda satın alan yeni malike husumet yöneltilebilir. Şu hale göre Hazinenin davasının yeni maliklere yöneltilmesinde de kanuna ve usule aykırı bir husus bulunmamaktadır. O halde, iddia ve savunma çerçevesinde davaya bakılmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Bu nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 20.2.1992 gününde oybirliği ile karar verildi.