Dava gününde reşit ve nüfus siciline kayıtlı olmayan davalının, ilgili nüfus idaresinden, idari yoldan ve af kanunlarına göre nüfus kaydının yapılıp yapılmadığı sorulmalı, bu yönde kayıt oluşturulmuş ise, velisi belirlenmeli ve velisinin huzurunda davaya bakılmalı, aksi halde Kadastro Kanunu’nun 25/A maddesi gereğince davalının, davada menfaatlerini korumak amacıyla kayyım tayin edilmeli ve tayin edilen kayyım huzurunda dava görülmelidir.
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
K: Kadastro sırasında; 478 parsel sayılı, 33.625 m². yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydına, paylaşmaya, satın almaya, bağışlamaya ve miras yolu ile gelen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak E: .. adına tesbit edilmiştir. İtirazı komisyonca reddedilen davacı Hazine, taşınmaza uygulanan kaydın genişletilebilir sınırlı olması nedeniyle yüzölçümü fazlasının Hazineye ait olduğunu öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine, taşınmazın ölü M… adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; dava konusu taşınmazın tesbite esas alınan vergi kaydının kapsamında kaldığı, öncesinin S… ve A…’e ait iken S…’ın taşınmazdaki payını A…’e bağışladığı, A…’in de 1983 yılında ölen
oğlu M…’e bağışlayarak zilyetliğini devrettiği ve M… yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu, ancak; M…’in 1983 yılında bekar olarak öldüğü ve kayıtlı çocuklarının da bulunmadığı davalı E: ..’ün ketum olduğu, 1984 doğumlu olması nedeniyle adı geçen davalı yararına bağımsız zilyetlik şartlarının da oluşmadığı gerekçe gösterilerek taşınmazın ölü M… adına tapuya tesciline karar verilmiş ise de, E: ..’ün 1984 doğumlu olduğu kabul edildiğine ve dava tarihinde küçük olması nedeniyle pasif husumet ehliyeti olmadığına göre kanuni temsilcisi huzuruyla; kanuni temsilcisi bulunmadığı takdirde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 25. maddesi gereğince tayin edilecek kayyım huzuruyla; davanın görülmesi gerekirken bu yön gözardı edilmek suretiyle işin esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Bu nedenlerle, öncelikle ilgili nüfus idaresinden E: ..’ün idari yoldan ve af kanunlarına göre nüfusa kaydının yapılıp yapılmadığının sorulması, bu yolda bir kayıt oluşturulmuş ise velisinin belirlenmesi, veli’nin E: ..’ü temsilen davaya çağrılarak huzuruyla davanın görülmesi, aksi halde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 25/A maddesi gereğince E: ..’ün bu davada menfaatlerini korumak amacıyla kayyım tayin edilmesi ve tayin edilen kayyım huzuruyla davanın görülmesi usul ve yasa gereğidir. Mahkemece; bu yolda işlem yapılmadan işin esası incelenerek, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz.
SONUÇ: Hazinenin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), bozma nedenine göre işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 3.5.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.