Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, buralardan yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyı kapsamında kalan taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile kazanılamazlar.
Taraflar arasındaki kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı. Tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
KARAR: Kadastro sırasında 102 ada 10, 122 ada 5, 105 ada 13, 21, 42, 45 ve 47 parsel sayılı sırasıyla 1646.60, 1488.31, 2000.78, 235.23, 133.75, 132.60 ve 167.35 metrekare yüzölçümlerindeki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak M… A… adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine taşınmazların göl ve dere yatağı olduğunu ileri sürerek askı ilan süresi içinde dava açmıştır. Yargılama sırasında öldüğü anlaşılan M… A…’nın mirasçıları davaya dahil edilmiştir. Mahkemece davanın reddine, taşınmazların tesbit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 102 ada 10, 122 ada 5 sayılı parselin teknik bilirkişi T:.. Ç… tarafından düzenlenen haritada kıyı kenar çizgisinin dışında kalan 924.31 metrekare yüzölçümündeki bölümü ile, 105 ada 13, 21, 42, 45 ve 47 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde tesbit gününe kadar sürdürülen zilyetlik nedeniyle davalı M… A… mirasçıları yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörüldüğü biçimde belgesiz zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği mahkemece yapılan keşif, uygulama, dinlenen yerel bilirkişi sözleri, teknik bilirkişinin haritalı raporu ve toplanıp doğru olarak değerlendirilen diğer delillerle saptanmıştır. Bu nedenlerle sözü edilen taşınmazlarla ilgili hükme yönelik Hazinenin diğer temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak M… A…’nın davanın açılmasından sonra ölümü üzerine davaya dahil edilen mirasçıları E: .., A… ve A…’nın kaldığı anlaşıldığına göre taşınmazların miras payları oranında adı geçen mirasçılar adına tesciline karar verilmesi gerekirken tesbit gibi tescillerine karar verilmesi isabetsizdir. Diğer taraftan 122 ada 5 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi T:.. Ç… tarafından düzenlenen haritada gösterilen 564 metrekare yüzölçümündeki bölümünün idarece yaptırılan, Uzungöl kıyı kenar çizgisine göre kıyı kapsamında kaldığı ve kıyı kenar çizgisinin 8.9.1993 gününde onanmak suretiyle kesinleştiği belirlenmiştir. Mahkemece kıyı kenar çizgisinin kesinleştiği güne kadar sürdürülen zilyetlik nedeniyle bu bölüm üzerinde de davalı tarafın 20 yıla ulaşan zilyetliğinin bulunduğu gerekçe gösterilmek suretiyle 5 sayılı parselin tamamının davalı adına tesciline karar verilmiş ise de 3621 sayılı Kıyı Kanununun 5. maddesine göre kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyı kapsamında kalan taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisabı mümkün değildir.
SONUÇ: Bu nedenle 122 ada 5 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi T:.. Ç… tarafından düzenlenen haritada gösterilen ve kıyı kapsamında bulunan 564 metrekare yüzölçümündeki bölümünün kadastro dışı bırakılmasına geri kalan bölümünün davalı M… A… mirasçıları adına tesciline karar verilmesi gerekirken bu bölümün de davalı taraf adına tapuya tesciline karar verilmesi isabetsiz, Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 1.4.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.