Kayıt maliklerinin ya da mirasçılarının taşınmazı kullanmamış ve boş bırakmış olmaları kaydın hukuksal değerini kaybetmesine neden olmaz. 3402 s. Kadastro Kanunu’nun 13/B-b maddesinde yazılı edinme koşulları, zilyet yararına gerçekleşmedikçe, tapu kaydı hukuksal değerini kaybetmez.
Taraflar arasındaki kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin yasal süresinde olduğu anlaşıldı. Tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
KARAR: Kadastro sırasında temyiz konusu 33 parsel sayılı 1113 H. 9760 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz mera olarak sınırlandırılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Davacı H… P… ve paydaşları tarafından Hazine ve köy tüzel kişiliği aleyhine tapu kaydına ve miras yolu ile gelen hakka dayanarak açtıkları dava husumetin Belediye Başkanlığına tevcih edilmesi gerektiği neden gösterilerek ret edilmiş; anılan karar Yargıtay’ca Hazineye yöneltilen husumetin doğru olduğu belirtilerek husumetin yaygınlaştırılması gerektiği neden gösterilerek bozulmuştur. Daire bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı H… P… ve paydaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının kapsamında olduğu, ancak tapu kaydı maliklerinin taşınmazda zilyet olmadıkları ve tapu kaydının hukuksal değerini kaybettiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de Medeni Kanunun 639/2 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-c maddesinde öngörülen edinme koşullarının zilyet yararına gerçekleştiği saptanmadıkça tapu kaydının hukuksal değerini kaybettiği kabul edilemez. Diğer anlatımla, “kayıt maliklerinin ya da mirasçılarının taşınmazı kullanmamış ve boş bırakmış olmaları kaydın hukuksal değerini kaybetmesine neden olmaz”. Davacı tarafın tutunduğu Nisan 1328 daimi tarih 345 sayılı tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren bütün gittileri ile birlikte getirtilmemiş, nısıf pay hakkında oluşturulan kaydın diğer payının kimin adına kayıtlı olduğu üzerinde durulmamış ve tapu kaydının dava dışı parsel ya da parsellere revizyon görüp görmediği de araştırılmamıştır. O halde, öncelikle davacı tarafın tutunduğu tapu kayıt örneği ilk oluştuğu günden itibaren bütün gittileri ile birlikte Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden istenmeli, kaydın revizyon görüp görmediği, görmüşse hangi parsele revizyon gördüğü Kadastro Müdürlüğünden ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulmalı, davacı tarafın nısıf pay hakkında dava açtığı, bu nedenle davanın paya yönelik olduğu dikkate alınmalı, ayrıca mahallinde yapılan keşif sırasında tapuda H… E: .. taşınmazı olarak gösterilen sınırın hangi taşınmazlar olduğu bilirkişiler tarafından belirtildiğinden H… E: .. taşınmazı olarak gösterilen taşınmazlarla ilgili kadastro tesbit tutanağı ve dayanağı belgeler getirtilmeli, H… E: .. adına tapu kaydı olup olmadığı da sorulmalı, tapu kaydının kapsamı H… E: .. taşınmazı esas alınmak suretiyle ve diğer sınırlar da gözönünde tutularak araştırılmalı, AyıTaşı ve Karakuş sınırlarının nokta sınır bulunması ve tapu kaydının hakkı karar nedeniyle oluştuğu gözönünde tutularak tapu kaydının yüzölçümüyle geçerli olduğu esas alınmak suretiyle kapsamı belirlenmeli, bu konudaki bilirkişi sözleri komşu parsel kayıtlarıyla denetlenmeli, teknik bilirkişiye keşfi ve uygulamayı gösteren harita çizdirilmeli, tapu kaydı başka parsellere revizyon görmüş ise revizyon gördüğü parsellere ilişkin tutanaklar da dikkate alınmalı ve kayıt kapsamında kalan kesim yönünden tapu kaydının hukuksal değerini kaybetmeyeceği gözönünde tutularak varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Bu yönler dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 18.9.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.