1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1999/1266 K: 1999/1660 T:5.4.1999


Davacı tarafından taşınmazla ilgili olarak kadastro mahkemesine açılan ortaklığın giderilmesi niteliğindeki dava yenilik doğurucu hakka ilişkin davalardan olup genel mahkemede çözümlenmesi zorunludur; görev, kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir.

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin yasal süresinde olduğu anlaşıldı. Tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında 161 ada 2 parsel sayılı 328,87 m2 yüzölçümündeki taşınmaz Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Kadastro tespitinden önce davacı Yakup tarafından davalılar Hamdi ve Belediye Başkanlığı aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan elatmanın önlenmesi davasının tespitten önce açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu kez davacı Hamdi davalılar Ruhi, Mehmet, Yakup ve Osman’ın aleyhine 161 ada 2 sayılı parselin eşit olarak paylaştırılmasına karar verilmesi için kadastro mahkemesine tespitten önce dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, taşınmazın harman yeri niteliğinde olması sebebi ile orta malıdır şeklinde belirtme yapılarak Hazine adına özel siciline yazılmasına karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu 161 ada 2 parsel sayılı taşınmaz hakkında tespitten önce Asliye Hukuk Mahkemesine açılan ve aktarılması gereken nitelikteki elatmanın önlenmesi davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacı tarafından daha sonra aynı taşınmazla ilgili olarak kadastro mahkemesine açılan dava ise “ortaklığın giderilmesi” davası niteliğindedir. Bu nitelikteki davalar yenilik doğurucu hakka ilişkin davalardan olup kadastro mahkemesinde görülmesi olanaksız genel mahkemede çözümlenmesi zorunludur. Görev, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Öte yandan, taşınmazın kadastro tespiti 3402 sayılı Kadastro Kanunun 5. maddesi hükmü uyarınca yapılmıştır. Kadastro Mahkemesinde görülmesi gereken nitelikte bir dava bulunmadığına göre olağan yönteme göre kadastronun tamamlanması gerekir.

Sonuç: Mahkemece bu olgular dikkate alınarak davanın görev yönünden reddine, Usulün 27. maddesi hükmü gereğince dosyanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine, olağan yönteme göre kadastronun tamamlanması için tutanak ve eklerinin Kadastro Müdürlüğüne geri çevrilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 5.4.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.