1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2002/3900 K: 2003/101 T: 24.1.2003


Görev hususu esas olarak kamu düzenine ilişkindir; bu nedenle mahkeme hiçbir talep olmasa dahi resen davanın her aşamasında nazara almalıdır; somut olayda da bu yön dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir.

Taraflar arasında mera tahsisinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:

Davacı Ali mera komisyon başkanlığınca (A) ve (V) parseller olarak tespit ve tahsis edilen taşınmazların mera olmadığını öne sürerek komisyon kararının iptali istemi ile dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, karar kesinleştiğinde sınırlandırma işlemi yapılmak üzere dosyanın Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerince kurulan mera tahsis komisyonlarının yaptığı tahsis işleminin geçerli olup olmadığı konusunda açılan davanın mera tahsis komisyon kararı içeriğine göre mera tahsisi yapılan Köy Tüzel Kişiliği ya da Kasaba, İl, İlçe Belediye Başkanlığı aleyhine açılması gerekir. Mera tahsis komisyonunun yaptığı işlem sonucu açılan davada Tarım ve Köy işleri Bakanlığını hasım olarak gösterilmesini öngören bir hüküm 4342 sayılı Mera Kanununda bulunmamaktadır. Kaldı ki davalı olarak gösterilmesine de gerek yoktur. Çünkü mera tahsis komisyonu örneğin Kadastro Komisyonu, Orman Kadastro Komisyonu gibi işlem yapmaktadır. Kadastro Komisyonu kararları aleyhine açılan davalarda Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü hasım olarak gösterilmemektedir.

3402 sayılı Kadastro Kanununa göre kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlar hakkında anılan yasa hükmünce genel mahkemelerin görevi sona erer, kadastro mahkemelerin görevi başlar. 4342 sayılı Mera Kanunun 15/5 maddesi hükmünce kadastro yapılan yerlerde askı ilan süresi içinde açılan davalara kadastro mahkemesinde bakılması gerekir. Kanun koyucu kadastro tutanağı düzenlenen yerlerde davaya bakma görevini anılan yasa hükmünce kadastro mahkemesine tevdii etmiş bulunmaktadır. Sözü edilen yasa maddesi, “Komisyon kararlarına karşı 30 günlük askı ilan süresi ve tebligatı gerektiren hallerde tebliğden itibaren 30 günlük süre içinde Asliye Hukuk Mahkemesine, kadastro yapılan yerlerde ise kadastro mahkemesine dava açılabilir.” hükmüne amirdir.

Yine 4342 sayılı Kanunun 7/2-3 maddelerinde, “3402 sayılı Kadastro Kanunu uyarınca programa alınan yerler, çalışmalarının başlamasından en az 4 ay önce, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce Bakanlığa bildirilir. Bu süre içinde ilgili komisyonlar tarafından mera, yaylak ve kışlakların tespit ve tahdidi yapılarak durum tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne intikal ettirilir. Komisyonlar yukarıda belirlenen süre içinde mera tespit ve tahdit işlemlerini yapmadığı takdirde, bu işlemlere 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre Kadastro Komisyonlarınca gerçekleştirilir.” hükmünü getirmiştir. Hal böyle olunca, somut olayda dava konusu taşınmazın bulunduğu çalışma alanı içerisinde kadastro çalışmalarının tamamlandığı ve dava konusu taşınmazın bulunduğu alan kadastro tespit dışı bırakıldığı ve kadastronun kesinleştiği, daha sonra 4342 sayılı Mera Kanununda öngörülen mera tahsis komisyonlarının tahsis işlemlerine başlanıldığı dosyadaki yazışma ve belgelerden anlaşılmıştır. Dolayısıyla kadastro çalışmaları ile mera tahsis komisyonu faaliyetleri aynı zamanda yapılmamış olduğu kuşkusuzdur. Kesinleşen kadastro çalışmaları sonrasında 4342 sayılı Kanun hükümleri gereğince mera tahsis komisyonlarının yaptığı tahsis işlemlerine karşı açılan davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılacağı yasa gereğidir.

Kural olarak görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekir. Mahkemece bu olgu dikkate alınarak dava dilekçesinde görev yönünden reddine, usulün 27. maddesi gereğince dava dosyasının görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek işin esası hakkında hüküm kurulması,

Sonuç: İsabetsiz, davacının temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre de sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 24.1.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.