Tapu kaydı dava konusu taşınmazı hali yer okumakta, diğer bir anlatımla mera olarak sınır göstermemekte olup devletin oluşturduğu mülkiyet belgesinin sınırlarına değer verilmesi gerekir; mera tahsis haritası dava konusu taşınmazı kapsamadığı gibi nizalı taşınmazı tarım toprağı olarak göstermesi karşısında, taşınmazın mera olmadığı tartışmasızdır.
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı Hakkı tarafından istenilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi gereği görüşüldü:
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında özetle, komşu parsele uygulanan tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ile birlikte getirtilerek ve komşu 396 parsel sayılı taşınmazında mera olarak sınırlandırıldığı da gözönüne alınarak ve mera krokisi de gereği gibi uygulanarak taşınmazın meradan kazanılıp kazanılmadığının araştırılması gerektiği yönüne değinilmiştir. Bozma sonrası yapılan yargılama sonunda davanın reddine, taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı Hakkı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan araştırma sonunda dava konusu taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak doğar ve mahkemece bozma kararında öngörülen hususların aynen yerine getirilmesi gerekir. 1953 yılında yörede tanzim edilen mera tahsis harita ve tutanağına göre dava konusu 87 parsel sayılı taşınmazın mera tahsis haritası ve tutanağı kapsamı dışında kaldığı, mera haritasında nizalı taşınmazın tarım toprağı niteliğinde mezruu arazi olarak işaret edildiği, diğer yönden taşınmaza kuzey yönde komşu 85 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören ve bu yere ait olduğu saptanan tapu kaydı da dava konusu yeri, hali arazi olarak nitelendirdiği toplanan delillerle belirlenmiştir.
85 parsele revizyon gören eski tarihli tapu kaydı mülkiyet belgesidir. Mülkiyet belgesi olan tapu kaydı dava konusu taşınmazı hali yer okumakta, diğer bir anlatımla mera olarak sınır göstermemektedir. Bu durumda devletin oluşturduğu mülkiyet belgesinin sınırlarına değer verilmesi gerekir.
Diğer yönden aynı zamanda 4753 sayılı Yasa uyarınca devlet tarafından oluşturulan mera tahsis haritası dava konusu taşınmazı kapsamadığı gibi nizalı taşınmazı tarım toprağı olarak göstermesi karşısında, taşınmazın mera olmadığı tartışmasızdır. Az yukarda belirtilen resmi kayıtlar karşısında yoruma müsait diğer delillere hakim tarafından değer verilmemesi gerekeceği de bir hukuk ilkesidir.
Taşınmaz üzerinde davacı tarafın 20 yılı aşan zilyetliği de bulunduğunu dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile belirlenmiş olmasına göre taşınmazın davacı taraf adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, bu konuda yanılgıya düşülerek yazılı biçimde karar verilmesi isabetsiz;
Davacı tarafın bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 14.10.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.