1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2003/3438 K: 2004/206 T: 29.1.2004


Mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde tespit gününde adına tescile karar verilen davacı yararına 3402 sayılı kadastro kanunun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında 168 ada 74 parsel sayılı 1757.78 m2 yüzölçümündeki taşınmaz aynı ada 29 parsele uygulanan vergi kaydı miktar fazlalığı olarak hazine adına tespit edilmiş, parsel üzerindeki ağaçların Vedat Ç.’ye ait olduğu beyanlar hanesinde gösterilmiştir. Davacı Vedat Ç. vergi kaydına, bağışlamaya ve zilyetliğe dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde tespit gününde adına tescile karar verilen davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz davacı tarafın dayandığı vergi kaydının miktar fazlası olarak hazine adına tespit edilmiştir. Tespit tutanağı içeriğine nazaran dayanılan vergi kaydının dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü saptanmıştır.

Öte yandan hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen bilirkişi ve tanık sözleri ile tutanak bilirkişilerinin beyanları birbiriyle çeliştiği halde tutanak bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek aykırılık giderilmediği gibi yerel bilirkişinin vergi kaydı uygulamasına ilişkin sözleri de dayanaktan yoksun soyut sözlerden ibarettir. Kaldı ki, dayanılan vergi kaydının doğu, batı ve kuzey sınırında mera, sınır tarif edildiği halde yöntemine uygun şekilde mera N. 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1969/286 esas 1975/405 karar sayılı ilam ve dayanağı dava dosyası dikkate alınarak orman araştırması yapılmamıştır.

Öte yandan uzman bilirkişi tarafından düzenlenen haritada dayanılan vergi kaydında tarif edilen sınır yerleri gösterilmemiş, keşfi izleme bilirkişi sözlerini denetleme imkanı da bulunmamıştır. Böylesine yetersiz ve sağlıksız şekilde yapılan soruşturma ile hüküm kurulamaz. Sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davacı tarafın dayandığı vergi kaydının dava dışı başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği kadastro müdürlüğü ve tapu sicil müdürlüğünden sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dayanılan vergi kaydının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar ile dava konusu taşınmazı ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita kadastro müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı komşu köyler halkından seçilecek yerel ve uzman bilirkişi, tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar, tespit tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle davacı tarafın dayandığı vergi kaydı revizyon gördüğü dava dışı parseller dikkate alınarak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükümleri göz önünde tutularak yerine uygulanmalı, kapsamı belirlenmeli, dayanılan vergi kaydının doğu, batı ve kuzey sınırında mera sınır olarak tarif edildiği az yukarıda sözü edilen N. 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin ilamı ve dayanağı dava dosyası dikkate alınarak yöntemine uygun şekilde mera ve orman araştırması yapılmalı, sözü edilen ilam ve dayanağı harita yerine uygulanmalı, taşınmazın mera veya orman olup olmadığı duraksamasız belirlenmeli, taşınmazın orman yada mera olmadığı sonucuna varıldığı takdirde tespit tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek hükme dayanak yapılan yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasındaki aykırılık giderilmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı, komşu parsel kayıtlarıyla denetim yapılmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.

Sonuç: Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.1.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.