Çekişmeli taşınmazın sınırlarındaki eylemli meranın bir bölümünü oluşturduğunun kabulü gerekir; bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz.
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 101 ada 5 parsel sayılı 8532 m2 yüzölçümündeki taşınmaz mera niteliği ile orta malı olarak sınırlandırılmıştır. Davacı Ahmet B. kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmış, daha sonra vergi kaydına da dayanmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın tarla niteliği ile davacı Ahmet B. adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece dava konusu 101 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kamu malı niteliğinde mera olmadığı tespit gününde adına tescile karar verilen zilyet davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de toplanıp değerlendirilen delillere göre, yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Dava konusu taşınmazın sınırlarını oluşturan 3, 4 ve 6 parsel sayılı taşınmazların mera olarak sınırlandırılmak suretiyle kesinleştikleri belirlenmiştir. Davacı taraf her ne kadar vergi kaydına dayanmış ise de meralar için oluşturulan vergi kaydının hukuksal bir değeri bulunmamaktadır. Davacı bunun dışında mülkiyet belgesi niteliğinde bir kayıt ve belgeye dayanmamıştır. Öte yandan dava konusu taşınmazın sınırındaki komşu taşınmazlarla arasında ayırıcı unsur nitelinde doğal yada yapay bir sınır yeri saptanmamış böyle bir iddia da öne sürülmemiştir.
Hal böyle olunca çekişmeli taşınmazın sınırlarındaki eylemli meranın bir bölümünü oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz mahkemece bu olgular dikkate alınarak davanın reddine, dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi hükmü uyarınca mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz;
Davalı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 16.2.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.