1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/187 K: 2004/865 T: 11.3.2004


Dosyaya ibraz edilen uzman ziraatçi bilirkişi raporu içeriği, dava konusu taşınmazın sınırında eylemli biçimde meranın bulunması, arada doğal yada yapay nitelikte ayrıcı unsur olarak bir sınır yerinin tarif edilmediği dikkate alındığında dava konusu taşınmazın sınırındaki eylemli meraya el atılarak kazanıldığının kabulü gerekir; bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz.

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında 122 ada 64 parsel sayılı 5783.55 m2, 122 ada 61 parsel sayılı 6355.61 m2, 122 ada 58 parsel sayılı 3342.02 m2, 122 ada 62 parsel sayılı 4650.16 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar kişilerce imar ihya edilmiş ise de zilyetlik koşullarının gerçekleşmediğinden söz edilerek Hazine adına tespitlerinden sonra kontrol memurluğunca ihtilafa düşülmesi üzerine kadastro komisyonunca mera kanununa göre mera olarak belirlenen alan içinde kaldıklarından söz edilerek mera olarak sınırlandırılmışlardır. 122 ada 64 sayılı parsel için Ümit A.’nın, 122 ada 61 sayılı parsel için Timur A.’nın, 122 ada 62 ve 58 sayılı parseller için Saim A.’nın zilyetliğe dayanarak ayrı ayrı açtıkları davalar birleştirilmiştir. Mahkemece davaların reddine, dava konusu 122 ada 64, 61, 62, 58 sayılı parsellerin mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş, hüküm tüm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece, dava konusu taşınmazların kamu malı niteliğinde mera olduğu, tespit gününde taşınmazlar üzerinde davacılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur. Taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından oluşturulan komisyon aracılığıyla mera tahsisi yapıldığı dosyaya yansıyan bilgilerden anlaşılmaktadır. Her ne kadar mera tahsis haritası ve eki belgeler yöntemine uygun şekilde yerine uygulanmamış ise de dosyaya ibraz edilen uzman ziraatçi bilirkişi raporu içeriği, dava konusu taşınmazın sınırında eylemli biçimde meranın bulunması, arada doğal yada yapay nitelikte ayrıcı unsur olarak bir sınır yerinin tarif edilmediği dikkate alındığında dava konusu taşınmazın sınırındaki eylemli meraya el atılarak kazanıldığının kabulü gerekir. Bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Öte yandan resmi kayıt ve belgelere, eylemli duruma ve uzman bilirkişi raporuna aykırı düşen subjektif nitelikteki tanık beyanlarına değer verilemez.

Sonuç: Mahkemece bu olgular dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığından, davacıların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, 11.3.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.