Genel harman yerlerinin zilyetlikle iktisap edilemeyeceğinden zilyetlik süresi neye ulaşırsa ulaşsın zilyet yararına bir hak sağlamaz; hal böyle olunca mahkemece davanın reddine ve taşınmazın 3402 sayılı kanunun 16.m. uyarınca genel harman yeri olarak sınırlandırılmasına karar vermek gerekir.
Kadastro sırasında 191 ada 22 parsel sayılı 1001.85 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz harman yeri olarak sınırlandırılmak suretiyle tespit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde davacı İlyas T: takas, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı hazine tarafından temyiz edilmiştir:
Mahkemece, tespit günü itibariyle davacı yararına takas ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir. Kadastroca taşınmaz genel harman yeri olarak sınırlandırılmak suretiyle tespit edilmiş, davacı takas olgusuna ve zilyetliğe dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Bilgisine başvurulan yerel ve komşu köyden seçilen bilirkişilerle tanıklar davaya konu taşınmazla birlikte dava dışı 17 ila 21 ve 46 nolu parsellerin öncesinin bir bütün halinde genel harman yeri olduğunu, daha sonra köy muhtarlığınca köy okulu yapımı için kişilerle takas ettiğini ve ondan sonra da davacının zilyet ettiğini söylemişlerdir. Taşınmazın öncesinin genel harman yeri olduğu mahkemenin kabulünde olduğu gibi bu yön davacının dayandığı 10.2.1967 tarihli senet metninde de aynen vurgulanmıştır. Ayrıca güneydeki 27, 28, 29 ve 42 nolu parsellere revizyon gören 323 tahrir nolu vergi kaydının da kuzey sınırının “harman yeri okuduğu, aynı günde dairede incelemesi yapılan kadastro mahkemesinin 2003/29 esas sayılı dosyasına getirtilen vergi kaydının incelenmesinden anlaşılmıştır. Köy muhtarlığının kamu orta malı niteliğindeki genel harman yerlerini satışa yetkisi bulunmamaktadır. Kaldı köy karar defteri bulunamadığı gibi yapılan satışın yetkili makamlarca onaylandığına dair de bilgi ve belge bulunmamaktadır.
Genel harman yerlerinin zilyetlikle iktisap edilemeyeceğinden zilyetlik süresi neye ulaşırsa ulaşsın zilyet yararına bir hak sağlamaz. Hal böyle olunca mahkemece davanın reddine ve taşınmazın 3402 s.K: Y.nın 16.m. uyarınca genel harman yeri olarak sınırlandırılmasına karar vermek gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere kabulü yoluna gidilmiş olması doğru değildir.
Sonuç: Davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, 12.2.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.