1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/428 K: 2004/1487 T: 15.4.2004


İtiraz konusu taşınmazın mera olup olmadığı araştırılarak, mera olduğu sonucuna varılırsa, üzerindeki zilyetliğin süresi ne olursa olsun taşınmazın hazine adına tesciline karar verilmelidir.

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında 225 ada 130 ve 354, 308 ada 88 ve 278, 280 ada 14, 311 ada 213 parsel sayılı sırasıyla 13.307.31 m2, 7564.82 m2, 9371.58 m2, 2745.30 m2, 4073.37 m2, 4131.42 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar tapu kaydına dayanılarak davalı Hazine adına tespit edilmişlerdir. Davacı Mehmet Bolat miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya, satın almaya ve zilyetliğe dayanarak 308 ada 278 ve 311 ada 213 no’lu taşınmazların kız kardeşi Şerife ile birlikte, diğer taşınmazların kendi adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 308 ada 278 ve 311 ada 213 no’lu taşınmazların 1/2 payının davacı Mehmet Bolat, 1/2 payın tespit gibi tesciline, diğer taşınmazların davacı Mehmet Bolat adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dava konusu 88, 130, 278 ve 354 parsel sayılı taşınmazların tespitlerine dayanak yapılan hazine tapusunun oluştuğu dönemden önce sözü edilen taşınmazlar üzerinde adlarına tescile karar verilen zilyet davacı Mehmet Bolat yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/1 maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği mahkemece yapılan keşif, uygulama toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir.

Öte yandan mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 29. maddesi hükmüne göre tereke adına dava açılmadığı göz önüne alınarak davanın payla sınırlı olarak çözümlenmiş olmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenler ve hükümde gösterilen diğer gerekçelere göre davalı hazinenin 278 ve 354 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili hükme yönelik temyiz itirazlarının reddi ile aleyhindeki hükmün ONANMASINA,

2- Mahkemece dava ve temyiz konusu 14 ve 213 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gören davalı hazinenin tutunduğu tapu kaydının temelini oluşturan belirtmelik tutanağı içeriği dikkate alındığında sözü edilen taşınmazların mera olup olmadığının belirlenmesi için yöntemine uygun şekilde mera araştırma yapılması gerekir. Ne var ki mahkemece taşınmazların mera olmadığı kabul edilmiş ise de bu doğrultuda herhangi bir araştırma ve soruşturma yapılmamıştır.

Mahkemece bir yerin mera olup olmadığı öncelikle taşınmazın bulunduğu çalışma alanında tahsisli mera olup olmadığının ilgili merciilerden Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü ile mülkü amirlikten sorulup saptanması, mera tahsis kaydı var ise mera tahsis kaydı ve dayanağı belgelerin getirtilip uygulanması dava konusu taşınmazın mera tahsis kaydı kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, mera tahsis kaydı yok ise, davada yararı olmayan komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi aracılığı ile dava konusu taşınmazın mera olup olmadığının sorulup saptanması, bilirkişi sözleri yeterli görülmediği takdirde tarafların aynı usulle gösterecekleri tanıklarının taşınmazın başında dinlenilmesi, bilirkişi, tanık sözlerinin değerlendirilmesinde komşu parsellerin tutanak örneği ve dayanağı belgelerden yararlanılması, gerektiğinde uzman bilirkişiye başvurulması ve tutanak bilirkişilerinin dinlenilmesi, böylece mera olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

Mahkemece açıklanan biçimde araştırma yapılmamıştır. O halde, yukarıda açıklandığı biçimde araştırma, inceleme yapılmalı, taşınmazın mera olduğu sonucuna varıldığı takdirde hazine tapusunun oluştuğu dönemden önce taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımayacağı dikkate alınmalı hazine tapusuna değer verilerek taşınmazların hazine adına tesciline karar verilmelidir. Aksi halde zilyetlik delilleri birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.

Sonuç: Bu nedenlerle davalı Hazinenin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 14 ve 213 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili hükmün BOZULMASINA, 15.4.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.