Davacı, dava dışı parselin tespitine dayanak yapılan vergi kaydına, satın almaya ve zilyetliğe dayandığı gibi taşınmaz başında yapılan mera araştırmasının da yöntemine uygun şekilde yapılmamasına rağmen mahkemece; taşınmazın dava ve temyize konu kesiminin kamu malı niteliğinde mera olmadığı, tespit gününde adına tescile karar verilen zilyet davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. Maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş olması hatalıdır.
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 20.4.2004 günü belirlenen saatte temyiz eden Hazine vekili Av.A.Ö. ve T: B. vekili Av.Y.K: geldiler. Gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Tetkik hakiminin raporu okundu. Dosyadaki belgeler incelendi, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 112 ada 51 parsel sayılı 279846.17 m2 yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydına dayanılarak mera olarak sınırlandırılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı Mehmet Tevfik Bölük, dava dışı 112 ada 29 sayılı 4331.08 m2 yüzölçümündeki taşınmaza uygulanan vergi kaydı ile birlikte satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak Hazine ve Gökgiriş Köyü Tüzel Kişiliğini hasım göstererek dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 112 ada 29 ve 51 sayılı parsellerle ilgili tespitin iptali ile teknik bilirkişinin 6.7.2001 günlü raporu ve eki haritasında (A) harfi ile ve kırmızıya boyalı (O) harfi ile belirtilen toplam 7199.76 m2’lik kısmın davacı adına tapuya tesciline, 51 sayılı parselden 2868.08 m2 çıkarıldıktan sonra kalan 276997.32 m2’lik kısmın mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, 51 parsel sayılı taşınmazın dava ve temyize konu kesiminin kamu malı niteliğinde mera olmadığı, tesbit gününde adına tescile karar verilen zilyet davacı Mehmet Tevfik yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Hemen duraksamasız belirtmek gerekirse dava dışı 29 parsel sayılı taşınmaz vergi kaydına, satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davacı taraf adına tesbit edilmiştir. Davacı, sözü edilen dava dışı 29 parsel sayılı taşınmazın tesbitine dayanak yapılan vergi kaydına, satın almaya ve zilyetliğe dayanmıştır. Hal böyle olunca 29 parsel sayılı taşınmazın dava konusu olmadığı tartışmasızdır. Öte yandan tesbitte saptanan hukuksal olgu dikkate alındığında taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak yöntemine uygun şekilde mera araştırması yapılması zorunludur. Ne var ki yerel mahkemenin bu doğrultuda yaptığı araştırma yöntemine uygun değildir.
Mahkemece bir yerin mera olup olmadığı öncelikle taşınmazın bulunduğu çalışma alanında tahsisli mera olup olmadığının ilgili merciilerden sorulup saptanması, taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritası ve dayanağı belgelerin getirtilip yerine uygulanması dava konusu taşınmazın mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, mera tahsisi yapılmamış ise dava sonucunda yararı olmayan komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi, tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar aracılığı ile dava konusu taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kullanılagelen kamu malı niteliğinde mera olup olmadığının sorulup saptanması, yerel bilirkişi ve tanık sözleri yeterli görülmediği yada yerel bilirkişi ve tanık anlatımları ile tutanak bilirkişilerinin beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tutanak bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenilmeli, çelişki giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözlerinin değerlendirilmesinde komşu parsellerin tutanak örneği ve dayanağı belgelerden yararlanılmalı, uzman ziraatçi bilirkişiye taşınmazın fiziksel yapısı incelettirilmeli, komşu taşınmazlarla toprak mukayesesi yaptırılmalı, mahkemece taşınmaz görülüp gözlenmeli, gözlem keşif tutanağına geçirilmeli, uzman bilirkişilerden ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı, bu yolla taşınmazın mera olup olmadığı belirlenmelidir. Ne var ki, mahkemece açıklanan biçimde araştırma, uygulama yapılmamıştır.
O halde, az yukarıda açıklandığı biçimde araştırma, inceleme yapılmalı, çekişmeli taşınmazın mera olmadığı sonucuna varıldığı takdirde davacının dayandığı dava dışı 29 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören vergi kaydı revizyon gördüğü dava dışı parsel de dikkate alınarak yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, kapsamı belirlenmeli, yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi, sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı vekili ile davalı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Sonuç: Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren taraflar yararına bozma ilamının nitelik ve içeriği dikkate alınarak avukatlık parası takdirine yer olmadığına, 27.4.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.