Taşınmazın, ot biçmek sureti ile zilyetlik yolu ile edinilmesi mümkün değildir.
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davacı H. O. tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında dava ve temyiz konusu 210 ada 21 parsel sayılı taşınmaz hali arazi niteliği ile hazine adına tespit edilmiş, 221 ada 39 parsel sayılı 3961.10 m2 yüzölçümündeki taşınmaz dava dışı parsellere revizyon gören vergi kayıtlarının miktar fazlası olarak mera niteliği ile sınırlandırılmıştır. Davacı H. O. 21 parselin babasından intikal ettiğini, 39 parselin kısmen babasından intikal ettiğini kısmen satın aldığını öne sürerek ve zilyetliğe dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davacının davasının reddine, 21 parselin tespit gibi tesciline, 39 parselin tespit gibi mera niteliğiyle sınırlandırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı H. O. tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava ve temyize konu 119 ada 21 parsel sayılı taşınmazın tespitine bir kayıt ve belge esas alınmadığı gibi davacı bir kayıt ve belgeye de dayanmamıştır. Taşınmaz üzerinde davacının iktisap sağlayan süreye ulaşan nitelik ve nicelikte zilyetliğinin bulunmadığı, davacının taşınmaz üzerinde ot biçmek suretiyle zilyet olduğu, mahkemece yapılan keşif, uygulama, toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir. Kural olarak Ot biçmek suretiyle sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Bu olgular dikkate alındığında davacı yararına tespit gününde 119 ada 21 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 3402 sayılı kadastro kanunun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Mahkemece bu olgular dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
2- Dava konusu 221 ada 39 parsel sayılı taşınmazın kuzey, doğu ve kısmen güney sınırını oluşturan 38, 40 ve 65 parsel sayılı taşınmazların mera niteliği ile sınırlandırılmak suretiyle tespit edildiği tespitlerinin kesinleştiği dosya içeriği ile belirlenmiştir. Davacının dayandığı dava dışı taşınmazlara revizyon gören 1037 tahrir sayılı vergi kaydında batı, doğu ve güneyde “mera” sınır yeri olarak tarif edilmiştir. Hal böyle olunca, vergi kaydı miktar fazlasından oluşan dava konusu 39 parsel sayılı taşınmazın sınırlarındaki eylemli meradan kazanıldığının kabulü gerekir. Öte yandan kayıtlar lehe olduğu kadar aleyhe de delil olabilir. Davacının dayandığı vergi kaydında tarif edilen sınır yeri ile eylemli durum doğrulanmıştır. Kayda ve eylemli duruma aykırı düşen yerel bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilmesi olanaksızdır.
Mahkemece bu olgular da dikkate alınarak 121 ada 39 parsel sayılı taşınmaz hakkında da yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Sonuç: Davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile 219 ada 21 parsel sayılı taşınmaz hakkında oluşturulan hükmün 1 numaralı bentte, 221 ada 39 parsel sayılı taşınmaz hakkında oluşturulan hükmün ise 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 27.4.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.