Davacı taraf vergi kaydına, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır; mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde davacı taraf yararına tesbit gününde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği, taşınmazın mera olmadığı gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş isede yapılan araştırma, uygulama hüküm vermeye yeterli değildir.
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 193 ada 33 parsel sayılı 4194,83 m2 yüzölçümündeki taşınmaz komşu parsellere uygulanan vergi kayıtlarının mera okuması nedeniyle zeytinlik niteliği ile ve taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının Mehmet’e ait olduğu tutanağın beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle davalı hazine adına tespit edilmiştir. Davacı Selahattin vergi kaydına, satın almaya, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz tutanağında belirtilen hukuksal nedenlere dayanılarak davalı hazine adına tespit edilmiş dava dışı Mehmet yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19. maddesi hükmü uygulanmıştır. Davacı taraf vergi kaydına, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde davacı taraf yararına tespit gününde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği, taşınmazın mera olmadığı gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, uygulama hüküm vermeye yeterli değildir.
Dava dışı Mehmet hakkında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19. maddesi hükmüne dayanılarak taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının Mehmet’e ait olduğu kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmiştir. Hal böyle olunca dava dışı kişi durumunda olan Mehmet’in davada taraf olması zorunludur.
Taraf koşulunun oluşturulmamış olması başlı başına bozma nedenidir. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için Mehmet’e dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilmeli, husumet yaygınlaştırılarak bu yolla taraf koşulu oluşturulmalı, Mehmet’ten davaya karşı diyecekleri, delilleri sorulup saptanmalı, göstereceği deliller toplanmalı, bundan sonra dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından mera tahsisi yapılıp yapılmadığı sorulup saptanmalı, 4753 ve 5618 sayılı yasalar uyarınca mera tahsisi yapılmış ise tahsis haritası ve eki belgelerin Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünden 4342 sayılı yasa uyarınca mera tahsisi yapılmış ise mülki amirlikten tahsis haritası ve eki belgeler getirtilmeli, yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yerel ve uzman bilirkişi tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, mera tahsisi yapılmış ise tahsis haritası ve eki belgeler yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, uygulamada tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlenerek çakıştırılmalı, haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal yada yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, mera tahsisi yapılmamış ise dava konusu taşınmazın geleneksel biçimde kullanılagelen kamu malı niteliğinde mera olup olmadığı yolunda bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, taşınmazın mera olmadığı sonucuna varıldığı takdirde, davacının dayandığı vergi kaydı yerine uygulanmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca kapsamı belirlenmeli, komşu taşınmazların tespit tutanakları ve dayanakları kayıtlarla bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı, ayrıca yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen bilirkişi ve tanık sözleri ile tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları arasındaki aykırılık dikkate alınarak tespit tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek çelişki giderilmeli bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece bu olgular gözardı edilerek taraf koşulu oluşturulmaksızın ve yönteme uygun şekilde mera araştırması yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Sonuç: Davalı hazinenin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 23.2.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yorumlar (1)