Davacının dayandığı tapu kaydının güney sınırında dava ve temyiz konusu kesim “yaylakiye” olarak sınır tarif edildiğinden bu bölümün de kamu malı niteliğinde mera olduğunun kabulü gerekir; bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz; dava ve temyiz konusu kesimin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/b maddesi hükmü gereğince mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
1- Davalıların temyizi dava konusu 337 parsel sayılı taşınmazın haritasında (A) harfi ile işaretli 382166 m2 yüzölçümünde davacı taraf adına tesciline karar verilen bölümü ile ilgili olarak oluşturulan hükme yöneliktir. Dava konusu 337 parsel sayılı taşınmazın davalıların temyizine konu davacılar adına tesciline karar verilen haritasında (A) harfi ile işaretli 382166 m2 yüzölçümündeki bölümünün davacıların dayandığı tapu kaydının yüzölçümü ile kapsamında kaldığı mahkemece yapılan keşif, uygulama toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir. Hazine dışındaki davalılar davacıların tutunduğu tapu kaydının maliklerinden Salih ve Halil’in paylarını Halil oğlu Mustafa mirasçılarından kayden satın aldıklarını öne sürmüşlerdir. Davacıların dayandığı tapu kaydının maliklerinden Salih’in Medeni Kanunun yürürlük gününden önce çocuksuz ve eşsiz öldüğü mirasının tapu kaydında paydaş gözüken kardeşi Halil’e kaldığı, Halil’in ise Medeni Kanundan önce öldüğü mirasını tek mirasçısı olduğu belirlenen oğlu Mustafa’ya bıraktığı dayanılan tapu kaydındaki Salih ve Halil’in paylarının 1927 yılından 1976 yılına kadar intikal görmediği dava konusu 337 parsel sayılı taşınmazın davalıların temyizine konu dayanılan tapu kaydının yüzölçümü ile kapsamında kaldığı belirlenen haritasında (A) harfi ile işaretli kesimi üzerinde davacıların 20 yılı aşkın süre ile zilyet bulunduğu davalıların zilyetliklerinin bulunmadığı dosya içeriği ile belirlenmiştir.
Hal böyle olunca tapu kaydı maliklerinden Salih ve Halil’in payları hukuksal değerini yitirmiştir. Bir başka anlatımla bu bölüm üzerinde davacılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-c maddesi hükmünde öngörülen mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Mahkemece bu olgular dikkate alınarak 337 parsel sayılı taşınmazın davalıların temyizine konu haritasında (A) harfi ile işaretli davacıların dayandığı tapu kaydının yüzölçümü ile kapsamında kalan 382166 m2 yüzölçümündeki bölümünün davacılar adına tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalıların bu bölümle ilgili hükme yönelik temyiz itirazlarının reddi ile aleyhlerindeki hükmün ONANMASINA, ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına;
2- Davacıların aynı haritada (B) harfi ile işaretli kırmızı renklerle taralı davalıların dayandığı tapu kaydının miktar fazlasından oluşan 1.361.180,75 m2 yüzölçümündeki mahkemece mera olarak özel siciline kayıt ve tesciline karar verilen bölümü ile ilgili hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Hükmüne uyulan bozma kararı çerçevesinde işlem yapılmış olmasına mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere ve hüküm yerinde gösterilen gerekçelere göre sözü edilen temyiz konusu bölümün kamu malı niteliğinde mera olduğu belirlenmiştir. Bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz.
Mahkemece bu olgular dikkate alınarak bu bölüm yönünden yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacıların uzman bilirkişi Mahmut Yaşar tarafından düzenlenen haritada (B) harfi ile işaretli kırmızı renklerle taralı bölümle ilgili olarak oluşturulan hükme yönelik temyiz itirazlarının reddi ile aleyhlerindeki hükmün ONANMASINA, İlam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına;
3- Davalıların uzman bilirkişi Mahmut Yaşar tarafından düzenlenen haritada (C) harfi ile işaretli 100.000 m2 yüzölçümünde davacılar adına tescile karar verilen bölümle ilgili hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece sözü edilen bölümün davacıların dayandığı tapu kaydının miktar fazlasından oluştuğu tespit gününde adlarına tesciline karar verilen zilyetleri yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşularının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de, toplanıp değerlendirilen delillere dosya kapsamına göre yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
337 parsel sayılı taşınmazın dava ve temyize konu (C) bölümünün dayanılan tapu kaydının miktar fazlasından oluştuğu, bu kesimin doğu sınırını oluşturan taşınmazın kadastro dışı bırakıldığı, bundan sonra gelen 345 parsel sayılı komşu taşınmazın “yaylakiye” olarak sınırlandırılmak suretiyle tespit edildiği tespitin kesinleştiği temyiz konusu (C) harfi ile işaretli bölümün güney sınırını oluşturan haritada (B) harfi ile işaretli kesiminin de mahkemece mera olarak sınırlandırıldığı (B) ve (C) harfleri ile işaretli bölümler arasında ayırıcı unsur olarak doğal ya da yapay bir sınır yerinin tarif edilmediği davacının dayandığı tapu kaydının güney sınırında dava ve temyiz konusu kesimin “renda yaylakiyesi” olarak sınır tarif edildiği dikkate alındığında davalıların temyizine konu (C) harfi ile işaretli bölümün de kamu malı niteliğinde mera olduğunun kabulü gerekir. Kayda ve eylemli duruma aykırı düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. Tam tersine kayıtta tarif edilen sınır yeri eylemli durumla da doğrulanmıştır.
Bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Mahkemece bu olgular dikkate alınarak davacıların haritada (C) harfi ile işaretli bölüme yönelik davalarının reddine, dava ve temyiz konusu kesimin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/B maddesi hükmü gereğince mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalıların temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile 337 parsel sayılı taşınmazın davalıların temyizine konu haritasında (C) harfi ile işaretli 100.000 m2 yüzölçümündeki bölümü ile ilgili olarak hükmün BOZULMASINA, 13.4.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.