Özet: Öncesinin mera olduğu belirlenen taşınmazın zilyetlikle iktisabı mümkün değildir; kural olarak meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz.
Davalı hazinenin 146 ada 30 parsel sayılı taşınmazın uzman bilirkişi tarafından düzenlenen 29.9.2003 günlü haritada (A) harfi ile gösterilen davacı İsmail Önder adına tescile karar verilen 60.000 m2 yüzölçümündeki bölümü ile ilgili hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Dava ve temyize konu 146 ada 30 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine dayanak yapılan 4753 ve 5618 sayılı Yasalar uyarınca hazine adına oluşturulan tapu kaydının kapsamında kaldığı yanlar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı gibi esasen bu olgu dosya içeriği ile belirlenmiştir. Yanlar arasındaki uyuşmazlık hazine tapusunun oluştuğu dönemden önce dava ve temyize konu 146 ada 30 parsel sayılı taşınmazın uzman bilirkişi tarafından düzenlenen haritada (A) harfi ile işaretli 60.000 m2 yüzölçümündeki bölümü üzerinde davacı İsmail Önder yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 46/1 maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesinden ibarettir.
Dava ve temyize konu taşınmazın öncesinin kamu malı niteliğinde mera olduğu hazine tapusunun temelini oluşturan belirtmelik tutanağı içeriği ile davacının tutunduğu dava dışı 146 ada 34 ve 35 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gören 1942 tarih 128 sayılı vergi kaydında nizalı parsel yönü kuzeyde mera olarak sınır tarif edilmiştir. Bu durumda kayıtta tarif edilen sınır yeri eylemli durum ve dosya içeriği ile belirlenmiştir.
Hal böyle olunca 146 ada 30 parsel sayılı taşınmazın öncesinin mera olduğunun kabulü gerekir. Kural olarak meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz.
Yorumlar (1)