1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2021/7848 K: 2023/21 T: 9.1.2023


Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için, taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde, tüm paydaşlar tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz, paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması 4721 sayılı TMK’nın 2 nci maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz.

Taraflar arasındaki önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, …Mahallesi, 108 ada 25, 26 ve 29 parsel sayılı taşınmazlarda müvekkilinin 1/4 payının bulunduğunu, bahse konu taşınmazlarda paydaş olan…’ e ait payların davalı … tarafından 21/10/2019 tarihinde satın alındığını, bu satış işleminin davacının bilgisi ve onayı dışında yapıldığını, davacının yasal önalım hakkını kullanmak istediğini belirterek, …. Mahallesi, 108 ada 25, 26 ve 29 parsel sayılı taşınmazlardaki davalıya ait payların tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili, açılan davayı kabul etmediklerini, davaya konu taşınmaz yaklaşık 30 yıldır paydaşları arasında taksim edildiğini, her bir paydaş kendisine ait yeri kullandığını, fiili taksim nedeniyle davacının önalım hakkı bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, kamulaştırma işlemi öncesi dava konusu parsellerin 289 parsel olarak tapuda kayıtlı olduğu, davacının oğlu ve aynı zamanda taşınmazda pay sahibi olan …’ün 108 ada 25 parselin tamamı ile boş tarla ve yol olan 108 ada 29 parselin ise bir kısmını üzüm bağı olarak (yalova incisi üzüm cinsi yetiştirmek suretiyle); dava dışı pay sahibi …’in 108 ada 26 parselin tamamını; … hissesini satın alan davalı …’ın ise 108 ada 29 parselin bir kısmında şeftali bahçesi olarak kullandığı, taşınmaz başında dinlenen tanık beyanları, mahkeme gözlemine uygun olarak tanzim edilen fen bilirkişi raporu ve eki krokiden, dava konusu taşınmazların devreden malik ile davacı arasında fiili taksim yapılmak suretiyle kullanıldığı, fiili taksimin olduğu yerde önalım hakkı kullanılmasının TMK’nın koruduğu iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yalnızca davalı tarafın tanıklarının ifadeleri üzerine hüküm tesis edilmiş olduğunu, dava dosyasında üç adet parsel bulunmakta olup tek bir parsel olarak değerlendirilemeyeceğini, bu parsellerden bir tanesinin üzerinden kanal geçmekte olduğunu bu durumun da fiili taksimin olmadığını gösterdiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdükleri nedenler ile bölge adliye mahkemesi kararını temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 732 ve devamı maddeleri uyarınca açılan önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.

Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için, taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde, tüm paydaşlar tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz, paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması 4721 sayılı T.M.K’nın 2 nci maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.

3. Değerlendirme

İncelenen bölge adliye mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu ve davacı tarafın temyiz itirazlarının bölge adliye mahkemesi kararında değerlendirilmiş olduğu anlaşılarak davacının temyiz itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

09.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.