Paydaşın paydaşa satış yapması halinde ise önalım hakkı kullanılamaz. Ayrıca satış dışındaki işlemlerde de önalım hakkı doğmaz. Ne var ki, satış dışındaki pay edinimlerinde muvazaa iddiası ileri sürülebilir. İşlemin tarafı olmayan paydaşlar bu iddiayı her türlü delille kanıtlayabilirler.
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07/09/2017 tarihinde verilen dilekçeyle önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19/03/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı tarafından talep edilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince adı geçen davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 732. maddesi uyarınca, önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü şahsa satılması halinde, diğer paydaşa o payı öncelikle satın alma hakkını verir. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve o payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Paydaşın paydaşa satış yapması halinde ise önalım hakkı kullanılamaz. Ayrıca satış dışındaki işlemlerde de önalım hakkı doğmaz. Ne var ki, satış dışındaki pay edinimlerinde muvazaa iddiası ileri sürülebilir. İşlemin tarafı olmayan paydaşlar bu iddiayı her türlü delille kanıtlayabilirler.
Dosya içeriği ve belgelerden; davacının dava konusu 220870 da 4 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğu; davalı …’a 28/11/2015 tarihinde yapılan pay satışına ilişkin olarak önalım hakkının kullanıldığı anlaşılmıştır. Davalı taraf cevap dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanlarında Kahramankazan Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/695 Esas sayılı dosyasında da aynı taşınmaza ilişkin önalım davası bulunduğu belirtilmiştir. Dosya kapsamında yapılan incelemede, bahsi geçen dava dosyasında eldeki dosya davacısı tarafından davalı … aleyhine 3018 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 03.12.2014 ve 09.04.2015 tarihli satışlar yönünden önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davası açılmış olduğu, mahkemece 09/04/2015 tarihli satış yönünden davanın reddine, 03/12/2014 tarihli satış yönünden ise davanın kabulüne karar verildiği hükmün 03/12/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde 220870 ada 4 parsel sayılı taşınmaz yönünden önalım hakkı kullanılmak istenmiş; taşınmazın geldi gitti kayıtları istendiğinde 3018 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtları getirtilmişse de, mahkemece dava konusu taşınmaz ile 2015/695 Esas sayılı dosyadaki taşınmazın aynı olup olmadığı tam olarak tespit edilmemiştir. Her iki taşınmazın aynı olduğunun tespiti halinde; eldeki davanın açılış tarihi ile Kahramankazan Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/695 Esas sayılı dosyasındaki 09/04/2015 tarihli satışa ilişkin önalım talebinin reddine ilişkin verilen kesinleşmiş hüküm değerlendirildiğinde; eldeki dava tarihi itibariyle davalı …’ın 3018 ada 5 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduğunun kabulü gerekmektedir.
Mahkemece; dava konusu taşınmazın güncel tapu kaydı ve tedavülleri ile imar çalışması sonucu oluşan tapu kayıtları çelişkiye mahal vermeyecek şekilde dosya arasına alınmalı, sonrasında yukarıda yapılan açıklamalar ışığında eldeki dava dosyası ve Kahramankazan Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/695 Esas sayılı dosyası değerlendirilerek, eldeki dava tarihi itibariyle davalı … dava konusu taşınmazda paydaş olup olmadığı tespit edilmeli, paydaş ise paydaşlara karşı önalım davası açılamayacağı gözetilmeli, paydaş değil ise tüm dosya kapsamı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Yukarıda değinilen hususlar göz ardı edilerek, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1 maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 11/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.