Uygulama Talimatının (b) maddesindeki ifadeye göre; en az bir noktada birbirleriyle ortak sınırı bulunan tarım arazileri sınırdaş olarak kabul edildiğine göre davalıya ait taşınmazın dava konusu taşınmazla köşe noktasından sınırı bulunduğu tespitine rağmen mahkemece, davalıya ait taşınmazla dava konusu taşınmazın tarımsal bütünlük arz etmediği değerlendirmesi ile sınırdaş olarak kabul edilemeyeceği gerekçesi doğru değildir.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen 5403 sayılı Yasa’nın 8/İ maddesi uyarınca önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 14. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 20.12.2022 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davalı vekili Av. … ile davacı vekili Av. … geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA: Davacı, İzmir ili, Tire ilçesi, … Mahallesi, 705 ada 20 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, aynı adada bulunan komşu 35 parsel sayılı taşınmazın ise önceki maliki tarafından 18.03.2015 tarihinde 5.000,00 TL bedelle davalıya satıldığını ancak, kendisine noter bildirimi yapılmadığını; dava konusu taşınmazın, kendisine ait 20 No.lu parselle sınırdaş olup davalıya ait 36 No.lu parsel ile sınırlarının sadece bir noktada kesiştiğini, bu nedenle sınırdaş kabul edilemeyeceklerini, ayrıca tarımsal bütünlüğün sağlanamadığını ileri sürerek 5403 sayılı Yasa’nın 8/İ maddesi uyarınca 35 No.lu parselin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep ve dava etmiştir.
II.CEVAP
Davalı, geçimini bahçe ürünleri ve sebze yetiştiriciliğinden sağladığını, maliki olduğu 36 parsel sayılı taşınmazı yıllardır kiracısı olduğu dava konusu 35 No.lu parsel ile birlikte bir bütün olarak kullandığını, her iki taşınmazın sınır komşusu olduğunu, satış bedelinin gerçekte 62.000,00 TL olup davacının kötü niyetli olarak bu davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.10.2015 tarih ve 2015/123 Esas, 427 Karar sayılı kararıyla; davalıya ait 36 No.lu parsel ile dava konusu 35 No.lu parselin sınırdaş olduğu, kanunda sınırdaş taşınmaz yönünden herhangi bir kısıtlamanın öngörülmediği, buna göre köşe noktasından sınırın bulunmasının taşınmazların sınırdaş olmadığı sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda gün ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 15.01.2019 tarih ve 2016/10850 Esas, 2019/351 Karar sayılı ilâmıyla; “Mahkemece, mahallinde uzman bilirkişiler eşliğinde keşif yapılarak davacıya ait 20 parsel sayılı taşınmaz ile davalıya ait 36 parsel sayılı taşınmazın, dava konusu 35 parsel sayılı taşınmazla sınırdaş olup olmadıklarının fen bilirkişisine tespit ettirilip usulüne uygun şekilde krokide gösterilmesinin istenmesi; dava konusu taşınmazların fiili kullanım durumuna göre tarımsal arazi niteliği taşıyıp taşımadıklarının belirlenerek bilirkişilerden bu hususta ayrıntılı ve denetime uygun rapor alınması ve daha sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3. Bozma kararına karşı davalı vekilinin karar düzeltme istemi ise Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 20.02.2022 tarih ve 2019/2238 Esas, 2020/2062 Karar sayılı kararı ile reddedilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahallinde yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre davalıya ait 36 No.lu parsel ile dava konusu 35 No.lu parsel arasında köşe noktalarından kesişmek dışında ortak bir sınırın bulunmadığı, bu kesişim noktası üzerinden fiilen birlikte kullanımın mümkün olmayıp taşınmazların tarımsal bütünlük arz etmediği, 5403 sayılı Yasa kapsamında mevcut bir sınırdaşlıktan bahsedilemeyeceği, davacıya ait 20 No.lu parsel ile dava konusu parsel arasında ise 104,78 metre uzunlukta bir sınır bulunduğu, her iki taşınmazın da fiilen tarım yapılan tarımsal arazi niteliğinde olduğu gerekçe gösterilerek, davacı tarafından gerçek satış bedeli olduğu beyan ve kabul edilen 62.000,00 TL ile 365,00 TL alıcıya düşen tapu harç ve masrafları toplamı 62.365,00 TL önalım bedeli üzerinden davanın kabulü ile depo edilen önalım bedelinin kararın kesinleşmesi ve talep hâlinde davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri: Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden harç ikmali yapılmadığını, vekil edeninin maliki olduğu 36 parsel sayılı taşınmazı yıllardır kiracısı olduğu dava konusu 35 No.lu parsel ile birlikte bir bütün olarak kullandığını, kanunda sınırdaşlığın tarifinin yapılmadığı gibi müşterek sınırın azami ve asgari uzunluğunun da belirtilmediğini, her iki taşınmazın köşe noktalarından da olsa müşterek bir sınırının bulunmakta olup sınırdaş kabul edilmeleri gerektiğini, ayrıca taşınmazların tarımsal bütünlük arz ettiğini, satış tarihinin üzerinden 6 yıldan fazla bir süre geçtiğini, bu nedenle taşınmazın rayiç değerinin ya da ödenen bedelin tespit edilecek munzam zarar tazminatı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıya ait 36 parsel sayılı taşınmaz ile dava konusu 35 parsel sayılı taşınmazın sınırdaş olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk: 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 8/İ maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 732 ve devamı maddeleri ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün 03.11.2017 tarih ve 2768754 Esas sayılı Tarım Arazilerinde Mülkiyet Devrine İlişkin Uygulama Talimatının (b) maddesi.
3. Değerlendirme
1. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün 03.11.2017 tarih ve 2768754 Esas sayılı Tarım Arazilerinde Mülkiyet Devrine İlişkin Uygulama Talimatının (b) maddesinde belirtildiği üzere, en az bir noktada birbirleriyle ortak sınırı bulunan tarım arazileri sınırdaş olarak değerlendirilmektedir.
2. Somut olaya gelince; davacı 5403 sayılı Yasa’nın 8/İ maddesine dayalı yasal önalım talebinde bulunmuştur. Dosya arasındaki Kadastro Teknisyeni bilirkişi krokisine göre; davaya konu 705 ada 35 parsel sayılı taşınmaz ile davalıya ait 705 ada 36 parsel sayılı taşınmazın köşe noktasından sınırı bulunduğu anlaşılmaktadır.
3. Yukarıda açıklanan Uygulama Talimatının (b) maddesindeki ifadeye göre; en az bir noktada birbirleriyle ortak sınırı bulunan tarım arazileri sınırdaş olarak kabul edildiğine göre davalıya ait taşınmazın dava konusu taşınmazla köşe noktasından sınırı bulunduğu tespitine rağmen mahkemece, davalıya ait taşınmazla dava konusu taşınmazın tarımsal bütünlük arz etmediği değerlendirmesi ile sınırdaş olarak kabul edilemeyeceği gerekçesi doğru değildir.
4. O halde mahkemece, sınırdaş arazi sahiplerinden birine satılmış olan dava konusu parsel için, başka bir sınırdaş arazi maliki tarafından önalım hakkının kullanamayacağı hükmü uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş; hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
1. Yukarıda (1), (2), (3) ve (4) numaralı paragraflarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2. Bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Yargıtay duruşma vekâlet ücreti 8.400,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.