Her ne kadar mahkemece, dava konusu taşınmazda yapılan toplulaştırma işlemi neticesinde oluşan taşınmazların bir kısmında davacının bir kısmında ise davalının payı kalmadığından davanın reddine karar verilmesi yerinde ise de, davanın açıldığı tarihte davacının önalım hakkı bulunduğundan davacı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24/03/2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18/11/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 732. maddesinde düzenlenen yasal önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir. Davacı, davaya konu 97 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduğunu, davalının taşınmazda hisse satın aldığını sonradan öğrendiğini ve kendisine bu sürede resmi bildirimin yapılmadığını belirterek, yasal önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talep etmiştir. Davalı vekili, dava konusu taşınmazda fiili taksim olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 21.09.2020 tarih, 2020/2695 Esas, 2020/5202 Karar sayılı ilamıyla dava konusu taşınmazda yapılan toplulaştırma çalışması neticesinde oluşan taşınmazlarda tarafların paydaşlık durumunun sona ermesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına karşı karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Dairenin 20.04.2021 tarih, 2021/1450 Esas, 2021/2956 Karar sayılı ilamıyla karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
1.Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
2.Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Somut olayda; her ne kadar mahkemece, dava konusu 97 parsel sayılı taşınmazda yapılan toplulaştırma işlemi neticesinde oluşan taşınmazların bir kısmında davacının bir kısmında ise davalının payı kalmadığından davanın reddine karar verilmesi yerinde ise de, davanın açıldığı tarihte davacının önalım … bulunduğundan davacı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir. Ne var ki bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm sonucunun 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 4. ve 5. bentleri hükümden çıkarılarak yerine, “4-Davacı tarafça yapılan 99,50 TL tebligat gideri ve posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ve “5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibarelerinin eklenmesine hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.12.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Paylı mülkiyet nedeni ile … kanuni önalım …, ancak müşterek mülkiyet ilişkisi devam ettiği sürece mevcuttur. Payını yitiren davacının paydaşlığından söz edilemeyeceğinden davanın reddi gerekir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun yargılama giderlerine ilişkin hükümleri önalım davalarında da aynen uygulanır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 326. maddesi gereğince, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
Dava, davacının toplulaştırma nedeni ile payını yitirdiğinden reddedilmiştir. Yukarıda yapılan açıklama doğrultusunda, payını yitiren davacının önalım … da kalmadığından, yargılama giderlerinden sorumluluğun belirlenmesinde, dava açma sırasında haklılık unsurunun bir önemi bulunmayacaktır. Bu sebeple, davacı lehine avukatlık ücretinin hüküm altına alınması doğru olmayıp, sayın çoğunluğun kararına iştirak edememekteyim.