1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2023/1133 K: 2023/2200 T: 13.4.2023


Davacı, taşınmazdaki diğer payı 16.06.2016 tarih ve 10591 yevmiye sayılı işlemle satın alarak tam malik olmuştur. Ancak, önalım hakkının tarım arazisinin davalıya satıldığı tarihte doğduğu ve kullanılabilir duruma geldiği gözetildiğinde, tam malik olmayan davacının önalım hakkını kullanması mümkün değildir.

Taraflar arasında görülen önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasında İlk derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf isteminde bulunması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 15.01.2019 günlü ve 2018/3645 E, 2019/339 K sayılı ilamı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına karşı direnme kararı verilmiştir. Direnme kararının davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince bozma doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Bursa ili, Karacabey ilçesi, Sazlıca Köyü, 122 ada, 2 parsel sayılı tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın maliki olduğunu, davalının ise aynı yerde tarım arazisi niteliğindeki komşu 122 ada 3 parsel sayılı taşınmazı dava dışı paydaşlardan 31.12.2014 tarihinde 300.000,00 TL bedelle satın aldığını, 5403 sayılı Kanun’un 8/İ maddesinin ikinci fıkrası uyarınca önalım hakkına sahip olan davacıya noter bildirimi yapılmadığını, önalım hakkı nedeniyle davalıya ait taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının dava konusu taşınmazın yakınında pek çok tarlasının bulunduğunu, müvekkilinin çiftçi olduğunu, 5403 sayılı Kanun’un amacının tarım arazilerinde toprak bütünlüğünün korunması olduğunu, taşınmazın kendilerine satılan fiyat üzerinden öncelikle davacıya satılmak üzere teklif edildiğini ancak çok pahalı bularak satın almak istemediğini, civardaki taşınmazların dekarı 25.000,00 TL’ den satıldığını, davalı müvekkilinin dönümü 15.000,00 TL’den olmak üzere toplam 2.727.240,00 TL ödeyerek taşınmazı satın aldığını, ancak tapuda bedelin 300.000,00 TL gösterildiğini, davacının da bunu fırsat bilerek satışı çok daha önce öğrenmesine rağmen menfaat temin etmek için eldeki davayı açtığını, davanın 5403 sayılı Kanun’un amacına aykırı olduğunu, sınırdaş tarımsal arazi maliklerine tanınan önalım hakkının gerçek amacının bu şekilde rant sağlanması olmadığını, aksine ulaşılmak istenen amacın tarımsal bütünlük olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesinin 06.07.2017 tarihli ve 2016/257 Esas, 2017/298 Karar sayılı kararıyla; “… Dava konusu taşınmaz ile davacının taşınmazı arasında tarımsal bütünlük bulunmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuran

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 05.04.2018 tarihli ve 2017/1764 E, 2018/633 K sayılı kararıyla; 5403 sayılı yasanın 6537 sayılı Kanun’un 5.maddesi ile değişik 8/İ maddesinde aranan koşulların oluştuğu ve davacının önalım hakkının bulunduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 15.01.2019 tarih ve 2018/3645 Esas, 2019/339 Karar sayılı ilamında özetle; “…Davalı tarafından satın alınan ve davaya konu taşınmazın niteliği mahkemece yapılan keşif sonucu aldırılan bilirkişi raporunda tespit edilmemiş ise de 5403 sayılı Kanun’un 8. maddesinde belirtilen asgari tarımsal arazi büyüklük miktarı ile hedeflenen miktarın çok üzerinde olduğu hatta Kanunun 8/A maddesinde belirtilen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğünün de çok üzerinde olduğu anlaşıldığından, bu taşınmaz hakkında önalım hakkının kullanılması için haklı bir sebep bulunmamaktadır. 4721 sayılı Kanunun 2. maddesinde belirtildiği gibi; herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.

Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesinin davanın reddine yönelik kararı yerindedir. Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafın istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne ilişkin kararı doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesince 19.06.2019 tarih ve 2019/340 Esas, 2019/1096 Karar sayılı ilamı ile direnme kararı verilmiştir.

C. Direnme Kararı Üzerine Hukuk Genel Kurulu Kararı

1. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 24.05.2022 tarih, 2019/14-798 Esas 2022/730 Karar sayılı ilamı ile; “….önalım hakkına konu edilen 122 ada 3 parsel sayılı taşınmaz 31.12.2014 tarihinde davalı …’a satılmıştır. Davacı … ise dosyada mevcut tapu kaydına göre bu tarihte 122 ada 2 parsel sayılı taşınmazda tam malik değil, sadece paydaştır. Davacı, taşınmazdaki diğer payı 16.06.2016 tarih ve 10591 yevmiye sayılı işlemle satın alarak tam malik olmuştur. Ancak, önalım hakkının tarım arazisinin davalıya satıldığı tarihte doğduğu ve kullanılabilir duruma geldiği gözetildiğinde, tam malik olmayan davacının önalım hakkını kullanması mümkün değildir. Davacının sınırdaş arazinin satışından sonra paydaşı olduğu taşınmazda kalan payı temellük ederek tam malik olması ise satış tarihinde tek başına kullanabileceği bir önalım hakkı bulunmadığından sonucu değiştirmeyecektir. Zira, önalım hakkının doğduğu ve kullanılabilir duruma geldiği tarihten sonra önalım hakkının edinilmesinden söz edilemez.

Hâl böyle olunca; davanın açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı reddine karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince aksi yönde verilen direnme kararı usul ve yasaya aykırı olup bozulmasına karar verilmiştir… ” gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak, davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri: Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın belirlilik, hukuki kesinlik, öngörülebilirlik, Devlete güven ve haklı beklenti ilkelerine aykırı yorum yapılarak verildiğini, yargılama süresince davalı yanın savunmalarının ekonomik ve tarımsal bütünlük bulunduğuna yönelik olduğunu, kararın taleple bağlılık ve taraflarca getirilme ilkelerine de aykırı olduğunu, davacı taşınmazına 10.06.2014 tarihinde tam malik olmuş ise de durumun tapuya tescilinin 10.06.2016 tarihinde gerçekleştiğini, kararın 5403 sayılı yasaya aykırılık teşkil etiğini, anılan yasanın tarımsal arazileri büyütmeyi hedeflediğini, kararın usul ve Yasa’ya aykırı olduğunu belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme: Uyuşmazlık, 5403 sayılı Kanun’un 8/i maddesine dayalı önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5403 sayılı Kanun’un 8/İ maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 732 inci ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle; Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Onama harcı davacıdan peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.