Noter bildiriminin geçerli şekilde davacı paydaşa ulaştığı, bildirimden itibaren 3 aylık yasal sürede davanın açılmadığı gözetilerek İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre yönünden davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu
Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen yasal ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, … Mahallesi, 567 ada 35 parsel No.lu arsada 22/40 oranında pay sahibi olduğunu, söz konusu taşınmazda fiili taksim gerçekleştirilmediğini, dava konusu arsada 9/40 hisse sahibi olan …ve …’ın hisselerini davalıya sattıklarını, ancak bu satışı davacıya haber vermediklerini, davacının satıştan açılan ortaklığın giderilmesi davası ile haberdar olduğunu, yine bu dosyadan müvekkiline satış ile ilgili ihtarname gönderildiğini öğrendiklerini, ancak ihtarnamenin müvekkiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, davacının satış işleminden ortaklığın giderilmesi davasında kendisine tebliğ edilen tensip zaptı ile haberdar olarak süresinde ön alım hakkını kullanmak istediğini, neticede davaya konu davalıya ait payın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, cevaba cevap dilekçesinde de, davacının satış bedelini yüksek gösterdiğini bu nedenle keşif yapılarak dava konusu taşınmazın gerçek değerinin tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden itirazlarının bulunduğunu, davanın yasal üç aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davalının satışı 23.06.2021 tarih 14939 yevmiye numaralı ihtarname ile davacıya bildirdiğini, davacının ihtarnamenin usulsuz tebliğ edildiği iddiasını kabul etmediklerini, ihtarnamenin ilgili noterlik tarafından Tebligat Kanunu’nun 21 inci maddesi ikinci fıkrası uyarınca davacıya 08.07.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, ortaklığın giderilmesi davasında da davacının aynı adresine tebligat yapıldığını, öncelikle davanın hak düşürücü süre yönünden değerlendirilerek reddine karar verilmesini, yine dava konusu taşınmazın davalı tarafından 15.000.000,00 TL bedelle satın alındığını, mahkemenin kısa bir süre içinde belirtilen satış bedelinin depo edilmesi kararı vermesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; davacı ile dava dışı …ve …’ın dava konusu İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, … Mahallesinde kain, 567 ada 35 parsel No.lu taşınmazda paydaş oldukları, dava dışı …ve …’ın 9/40’ar hisselerini 09.02.2021 tarihinde davalıya devrettikleri, davalının devirden sonra … . Noterliği’nin 14939 yevmiye No.lu 23.06.2021 tarihli ihtarnamesi ile devre ilişkin davacı paydaşa bildirimde bulunduğu, sözü edilen ihtarnamenin öncelikle davacının bildirilen adresine tebliğe çıkarıldığı, ilk tebligatın muhatabın adresten taşındığından bahisle bila tebliğ iade döndüğü, ardından ilk tebliğ adresi ile davacının sistemde kayıtlı adresinin aynı olduğu dikkate alınarak talep üzerine Tebligat Kanunu’nun 21 inci maddesi ikinci fıkrasına göre, davacı adına mernis sisteminde kayıtlı adresine, adres kayıt sisteminde kayıtlı adresi olduğu tebligat evrakı üzerinde gösterilmek suretiyle usulüne uygun şekilde 08.07.2021 tarihinde tebligat yapıldığı, eldeki davanın 04.02.2022 tarihinde hak düşürücü sürenin bitiminden sonra açıldığı anlaşılmakla, davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması sebebi ile usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kartal 23. Noterliği’nin 14939 yevmiye No.lu 23.06.2021 tarihli ihtarnamesi ile müvekkile bildirilen şufa bildiriminin usul ve yasaya aykırı olarak tebliğ edildiğini, tebligat parçasında müvekkilinin taşındığı derç edilmiş olmasına rağmen bu hususun doğru olmadığı, tebligatın 21 inci madde ikinci fıkrası uyarınca çıkarılması için bu işlemin yapıldığının ortaklığın giderilmesi davasında gene aynı adrese tebligat çıkartılması ile ortaya çıktığını, satış işlemi Şubat ayı içerisinde gerçekleştirilmesine rağmen davacıya kendi kanaatlerine göre süreyi geçirmek için üç ay sonra ihtarname gönderilmesinin de bir başka kötü niyet göstergesi olduğunu, açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; alıcı davalının, davacı paydaşa noter aracılığı ile yaptığı ilk tebligatın Bahçelievler Mah. … 1 Sokak, N:3/10 Bahçelievler-İstanbul adresine çıkarıldığı ve 28.06.2021 tarihinde muhatabın taşındığından bila ikmal iade edildiği, bu kez muhatabın Bahçelievler Mah. … 1 Sk N:3/10 Bahçelievler- İstanbul adresine tebligat çıkarıldığı ve bu adresin davacının mernis adresi olduğu, Tebligat Kanunu 21 inci maddesi ikinci fıkrası uyarınca muhatabın taşınması gerekçesiyle 2 No.lu örnek yazılarak ve dış kapısına yapıştırılarak 08.07.2021 tarihinde muhtara tebligat yapıldığı, tebligatın usulüne uygun olduğu, dava konusu taşınmazın satış tarihinin 09.02.2021 olduğu, satışın davacı paydaşa 08.07.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 04.09.2022 tarihinde açıldığı, noter bildiriminin geçerli şekilde davacı paydaşa ulaştığı, bildirimden itibaren 3 aylık yasal sürede davanın açılmadığı gözetilerek İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre yönünden davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf gerekçelerinin yerinde olmadığı değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar: Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri: Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle;
1. Kartal 23. Noterliği’nin 14939 yevmiye No.lu 23.06.2021 tarihli ihtarnamesi ile davacıya bildirilen şufa bildiriminin usul ve yasaya aykırı olarak tebliğ edildiğini,
2. Tebligat Kanunu 21 inci maddesi ve Tebligat Tüzüğünün 28 inci maddesine uygun tebligat yapılmadığını, tebligat parçasında müvekkilinin taşındığı derç edilmiş olmasına rağmen bu hususun doğru olmadığının ve tebligatın 21 inci madde ikinci fıkrası uyarınca çıkarılması için bu işlemin yapıldığının ortaklığın giderilmesi davasın da gene aynı adrese tebligat çıkartılması ile ortaya çıktığını,
3. Satış işlemi Şubat ayı içerisinde gerçekleştirilmesine rağmen davacıya kendi kanaatlerine göre süreyi geçirmek için üç ay sonra ihtarname gönderilmesinin de bir başka kötüniyet göstergesi olduğunu beyanla istinaf gerekçeleriyle aynı olan gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz talebinde bulunmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; 4721 sayılı Kanunun 732 ve devamı maddeleri uyarınca açılan ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk: 1. 6100 sayılı Kanunun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanunun 732, 733 ve 734 üncü maddeleri.
3.Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.