1. Anasayfa
  2. Diğer Mevzuat

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2023/3772 K: 2024/2889 T: 23.5.2024


Ön alım davalarının değeri para ile ölçülebilen davalardan olduğu, ön alım bedelinin depo edilmesinin özel dava şartı olduğu, buna yönelik ara karara uyulmaması halinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu 114 ve 115 inci maddeleri kapsamında usulden ret kararı verilmeyip işin esası hakkında değerlendirme yapılarak ret kararı verileceği, esasa yönelik ret kararı verilmesi halinde değeri parayla ölçülebilen bu tür davalarda avukatlık ücretinin de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6 ncı maddesi kapsamında nispi olarak belirlenmesi gerektiği,

Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen yasal ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin İstinaf başvurusunun kabulü ile, yeni hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının da hissedarı bulunduğu dava konusu taşınmaz hissedarlarından dava dışı … taşınmazdaki hissesinin bir kısmını 27.03.2019 tarihinde tapuda davalılara sattığını, bu durumu İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi dosyasından gelen tebligat ile öğrendiklerini, Yasa’dan kaynaklı olarak Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 732 nci maddesi gereğince işbu şuf’a davasını açtıklarını, satış bedeli ve masraflarını depo edeceklerini, tüm bu nedenlerle haklı davalarının kabulü ile depo kararından sonra taraflarına yasal ön alım hakkı tanınarak taşınmazın davalılar adına kayıtlı hisselerinin iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/421 Esas sayılı dosyasında taraflarınca ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, davacının da işbu davada vekili aracılığıyla sunduğu dilekçede fiili taksimin varlığını kabul ettiğini, taşınmazda fiili taksimin varlığının açık olduğunu, bu hususta davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, depo kararı verilmesine yönelik olarak ise, taşınmaz hissesinin tapu kaydında gösterilen değerden daha yüksek bir değere satın alındığını, tüm bu nedenlerle öncelikle davacı yanın depo kararının gerekliliklerini yerine getirmesi gerektiğini, işin esasına girilmesi halinde fiili taksimin varlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; tarafların davaya konu taşınmaza yönelik olarak, dava dışı … taşınmazdaki hissesini 27.03.2019 tarihinde davalılara devrettiği hususunda taraflar arasında bir ihtilaf yaşanmadığı, taraflar arasındaki ihtilafın 4721 sayılı Kanun’un 732 nci maddesi mucibince davacının işbu devre yönelik olarak şuf’a hakkını kullanıp kullanamayacağı, söz konusu taşınmazda fiili taksimin bulunup bulunmadığı ve davacı tarafından davalılara sadece tapuda gösterilen bedelin mi yoksa taşınmaz için ödenen gerçek bedelin mi ödenmesi gerekip gerekmediği hususlarına yönelik olduğunun anlaşıldığı, Mahkemenin 24.02.2022 tarihli celsesinde davacı tarafa dava dilekçesindeki beyanları doğrultusunda tapudan gelen resmi senet de gözetilerek 7.105.000,00 TL’yi mahkeme veznesine depo etmek üzere gelecek celseye kadar kesin süre verildiği, verilen kesin süre içerisinde depo kararının yerine getirilmemesi halinde davanın reddine karar verileceği hususunun davacı vekiline ihtar edildiği, ancak davacı tarafça verilen kesin süre içerisinde depo kararı yerine getirilmediğinden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri: 1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflarına depo ile alakalı verilen kesin sürenin, hukuksuz olduğunu, tahkikat ve sözlü yargılamaya geçilmeksizin davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ön alım bedelinin yatırılmamasının dava şartı olarak düzenlenmediğini, huzurdaki tapu iptali ve tescil davasının yazılı yargılama usulüne tabi bir dava olduğunu, davalı tarafın fiili taksim iddiasının araştırılması gerektiğini, bunun için keşif yapılmasını, davacının ön alım hakkının mümkün olup olmadığı yönünde rapor alınmasını, ön alım hakkı mümkün ise depo kararı verilmesi gerektiğini, ön inceleme aşamasında nihai karar verilebilmesi için dava şartlarından birinin bulunmaması, ilk itirazların yerinde olması ya da hak düşürücü süre nedeninin gerçekleşmesi gerektiğini, işin esasına girilerek delillerin değerlendirilmesi sonucu bir karar verilecekse, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra tarafların tahkikat için duruşmaya davet edileceğini, mahkemece delillerin toplanmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın ön alım davası olarak ikame edildiğini, ön inceleme duruşmasından sonra işin esasına girilerek 24.02.2022 tarihli celsede İlk Derece Mahkemesince yargılamaya konu taşınmazın satış bedeli ve tapu harçları toplamı 7.105.000,00 TL’nin depo edilmesi için davacı yana gelecek celseye kadar kesin süre verildiğini, davacı yanın bu süre içerisinde 7.105.000,00 TL bedel üzerinden gerekli harçları ikmal ettiğini ancak depo kararını yerine getirmediğini, verilen süreye rağmen bedelin depo edilmemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, ikmal edilen harç tutarı nazara alındığında Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 6 ncı maddesine göre davalılar yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; dairelerinin önceki kararı ile davalının fiili taksim iddiasının araştırılması gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırıldığı, mahkemece bu hususta araştırma yapılmadan önce satış akdindeki bedel üzerinden depo kararı verildiği ve ara kararın yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacının verilen sürede depo kararını yerine getirmeyip yargılamanın sonuna kadar süre talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirildiği, yine fiili taksim iddiasının davalıya ait bir savunma olmadığı, davacının iddiasının zaten ön alım hakkı olduğu, bu nedenle üzerine düşen depo sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiği, bu nedenle davacının istinaf itirazlarının yerinde görülmediği, davalının istinaf itirazlarının incelenmesinde ise; ön alım davalarının değeri para ile ölçülebilen davalardan olduğu, ön alım bedelinin depo edilmesinin özel dava şartı olduğu, buna yönelik ara karara uyulmaması halinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Kanun) 114 ve 115 inci maddeleri kapsamında usulden ret kararı verilmeyip işin esası hakkında değerlendirme yapılarak ret kararı verileceği, esasa yönelik ret kararı verilmesi halinde değeri parayla ölçülebilen bu tür davalarda avukatlık ücretinin de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6 ncı maddesi kapsamında nispi olarak belirlenmesi gerektiği, Mahkemece esastan ret hükmü kurulduğu halde davalılar yararına maktu avukatlık ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığı tespit edilerek sonuçta; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul Anadolu 32. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kaldırılmasına, gerekçe düzeltilmek suretiyle; davanın reddine, davalılar yargılamada kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiklerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7 nci maddesi ikinci fıkrasına göre hesap ve takdir olunan 308.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine şeklinde karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar: Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri: Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle;

1. Bölge Adliye Mahkemesince hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak eksik inceleme neticesinde istinaf başvurusunun reddine karar verildiği,

2. Taraflarına depo ile alakalı verilen kesin sürenin hukuksuz olduğu, tahkikat ve sözlü yargılama aşamasına geçilmeksizin davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğu,

3. Davalı tarafın fiili taksim iddiasının araştırılması gerektiği, bunun için keşif yapılması, taraflarının ön alım hakkının mümkün olup olmadığı yönünde rapor alınması ve ön alım hakkı mümkün ise depo kararı verilmesi gerektiği,

4. İşin esasına girilmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalılar yararına nispi vekalet ücreti verilmesi şartlarının oluşmadığı,

5. Depo kararının süresinde yerine getirilmemiş olmasının, kötüniyetli olduklarını göstermediğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme: Uyuşmazlık; 4721 sayılı Kanun’un 732 ve devamı maddeleri uyarınca açılan ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk: 1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 732, 733 ve 734 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR: Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.