İlk Derece Mahkemesince davacının diğer hissedar malik davalıya ön alım hakkını kullanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı yararına tarifenin üçüncü kısmına göre harçlandırılan tutar üzerinden nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
Taraflar arasında görülen ve istinaf incelemesinden geçen ön alım davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin paydaşı olduğu taşınmazın 1189/3700 hissesinin 28.11.2015 tarihinde 65.000,00 TL bedelle davalıya satıldığını, ön alım hakkını kullanarak davalıya ait hissenin tapu iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesinin 19.03.2019 tarihli ve 2017/294 Esas, 2019/165 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar: İlk Derece Mahkemesinin 19.03.2019 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 26.11.2020 tarihli ve 2019/2777 Esas, 2020/1537 Karar sayılı kararıyla; başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 11.05.2022 tarihli ve 2022/1934 Esas, 2022/3358 Karar sayılı ilâmında; “davalı taraf cevap dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanlarında Kahramankazan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/695 Esas sayılı dosyasında da aynı taşınmaza ilişkin ön alım davası bulunduğu belirtilmiştir. Dosya kapsamında yapılan incelemede, bahsi geçen dava dosyasında eldeki dosya davacısı tarafından davalı … aleyhine 3018 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 03.12.2014 ve 09.04.2015 tarihli satışlar yönünden ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davası açılmış olduğu, Mahkemece 09.04.2015 tarihli satış yönünden davanın reddine, 03.12.2014 tarihli satış yönünden ise davanın kabulüne karar verildiği hükmün 03.12.2021 tarihinde kesinleştiği açıklanmıştır.
3. Mahkemece; dava dosyası ve Kahramankazan Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/695 Esas sayılı dosyası değerlendirilerek, eldeki dava tarihi itibarıyla davalı … Balın dava konusu taşınmazda paydaş olup olmadığının tespit edilmesi, paydaş ise paydaşlara karşı ön alım davası açılamayacağı gözetilerek karar verilmesi, paydaş değil ise tüm dosya kapsamı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar göz ardı edilerek, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozma sebebi yapılmıştır.” denilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Kahramankazan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/695 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde davacı …’ın davalı …’a yönelik 3018 ada 5 parsel sayılı taşınmaza ilişkin ön alım nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında Mukaddes Yüksekcan tarafından davalıya satıldığı bildirilen hisse yönünden talebinin reddine dair karar verildiği; bu kararın 03.12.2021 tarihinde kesinleştiği açıklanmıştır.
2. Kahramankazan Tapu Müdürlüğünden gelen cevabi yazı ve tapu kayıtları incelendiğinde, 220870 ada 4 parsel sayılı taşınmazın eski 3018 ada 5 parsel sayılı taşınmaz olduğu, işbu davanın 07.09.2017 tarihinde açıldığı, dosya kapsamına ve getirtilen tapu kayıtlarına göre davanın açıldığı tarihte davalı …’ın dava konusu 220870 ada 4 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğu, davacının diğer hissedar malik davalıya ön alım hakkını kullanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri: 1. Davacı vekili; davalının dava tarihi itibarıyla kesinleşmiş bir paydaşlığının olmadığını, 2015/695 Esas sayılı dosyada kısmen ret kararı itibarıyla …’ın paydaş olduğunun kabul edilemeyeceğini, Mahkemece 3018 ada 6 parselle ilgili herhangi bir tapu kaydı getirtilmediğini, eksik inceleme yapıldığını ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili dava konusu bedelin ön alım bedeli 96.600,00 TL olup, söz konusu miktarın davacı tarafından dosyaya depo edilerek 19.03.2019 tarihinde nispi harcın tamamlandığını, nispi vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken, maktu vekâlet ücretinin takdir edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme: Uyuşmazlık, ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 732 inci maddesi uyarınca, ön alım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tâbi taşınmazlarda payın üçüncü şahsa satılması hâlinde, diğer paydaşa o payı öncelikle satın alma hakkını verir. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve o payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hâle gelir. Paydaşın paydaşa satış yapması hâlinde ise ön alım hakkı kullanılamaz. Ayrıca satış dışındaki işlemlerde de ön alım hakkı doğmaz. Ne var ki, satış dışındaki pay edinimlerinde muvazaa iddiası ileri sürülebilir. İşlemin tarafı olmayan paydaşlar bu iddiayı her türlü delille kanıtlayabilirler.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İlk Derece Mahkemesince davacının diğer hissedar malik davalıya ön alım hakkını kullanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı yararına tarifenin üçüncü kısmına göre harçlandırılan 96.000,00 TL üzerinden nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle; 1. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, 2. Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 5 numaralı bendinde yer alan “9.200,00 TL maktu” ibaresinin çıkartılarak yerine “15.350,00TL nispi” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 25.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.