Ön alım davasının açıldığı tarih ile ön alım bedelinin depo edildiği tarih arasında uzunca bir zamanın geçtiği; bu süre gözönüne alındığında, ön alım bedelini zamanında depo etmeyerek kullanması nedeniyle davacının amacı dışında zenginleştirildiği, nemalandırılmayan satış tarihindeki miktarın depo edilmesi nedeniyle faiz getirisinden mahrum kalınması oranında davalının da fakirleştiği, bir tarafın diğer taraf zararına azımsanamayacak derecede oransız bir çıkar sağladığı, bu durumun 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olacağı
Taraflar arasındaki ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizin 27.02.2023 tarih ve 2022/7016 E., 2023/1139 K: sayılı ilamı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 3/8 paydaşı olduğu Eskişehir ili, … ilçesi, …Mahallesi, 7449 ada 12 parselde kayıtlı taşınmazın 5/8 hissesini toplam 183.597,01 TL bedelle davalı şirketin satın aldığını, müvekkilinin satıştan Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/665 Esas sayılı ortaklığın giderilmesi davasında dava dilekçesinin kendisine tebliği üzerine öğrendiğini belirterek davalı üzerindeki taşınmaz hisselerinin iptali ile ön alım hakkı gereğince davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın paydaşlar arasında fiilen taksim edildiğini, davacının kendi hissesi üzerinde iki katlı ev inşa ettiğini, evin etrafını surla çevirdiğini, davacının kendi payını eylemli olarak kullanılması sebebiyle ön alım hakkını kullanılamayacağını, hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesinin 12.04.2018 tarihli ve 2013/425 Esas, 2018/413 Karar sayılı kararıyla; fiili taksim iddiasının ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.09.2019 tarihli ve 2018/2763 Esas, 2019/1630 Karar sayılı kararıyla; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının uzun süredir kullandığı bir yer olduğundan bahisle ön alım hakkı kullanmasının Türk Medeni Kanun’un 2 nci maddesi olan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. BİRİNCİ BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 18.09.2019 tarihli ve 2018/2763 Esas, 2019/1630 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 01.11.2021 tarihli ve 2021/608 Esas, 2021/2556 Karar sayılı ilamı ile; “…davalı vekilinin fiili taksim savunması ile ilgili olarak mahallinde keşif yapılmış ise de, tanıkların bir kısmı duruşmada ve talimat yoluyla dinlenmiştir. Bu durumda mahkemece, mahallinde yeniden keşif yapılmalı, taraf tanıkları ve temin edilirse mahalli bilirkişiler 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 259/2 nci maddesi uyarınca taşınmaz başında dinlenmeli, fen bilirkişisinden fiili kullanımı gösterir, denetime elverişli kroki ve rapor alınmalı, davacının ve davalıya pay satan paydaşların ayrı ayrı kullandıkları yerler olup olmadığı tespit edilmeli, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir…” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 27.09.2022 tarih ve 2022/472 Esas, 2022/2101 Karar sayılı kararı ile mahalli bilirkişi beyanları, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre davacının taşınmazda fiilen kullandığı ayrı bir yerin bulunduğu ancak davalının yahut davalıya pay satanların kullandığı ayrı bir yerin olmadığı anlaşılmakta olup bu halde taşınmazda fiili taksimin varlığından söz edilemeyeceğinden, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı payın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, önalım bedeli olarak depo edilen miktarın davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
VI. İKİNCİ BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 27.09.2022 tarih ve 2022/472 Esas, 2022/2101 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 27.02.2023 tarih ve 2022/7016 Esas, 2023/1139 Karar sayılı ilamı ile; “…Dava konusu paya yönelik ön alım davasının açıldığı tarih ile ön alım bedelinin depo edildiği tarih arasında uzunca bir zamanın geçtiği; bu süre gözönüne alındığında, ön alım bedelini zamanında depo etmeyerek kullanması nedeniyle davacının amacı dışında zenginleştirildiği, nemalandırılmayan satış tarihindeki miktarın depo edilmesi nedeniyle faiz getirisinden mahrum kalınması oranında davalının da fakirleştiği, bir tarafın diğer taraf zararına azımsanamayacak derecede oransız bir çıkar sağladığı, bu durumun 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olacağı, Mahkemece yapılması gereken, konusunda uzman bilirkişiden denetime elverişli şekilde rapor alınarak; resmi senette yazılı satış bedeli ile tapu masrafı toplamı olan 191.000,00 TL’nin ön inceleme tarihi olan 05.02.2014 tarihinden bilirkişi incelemesi yapılan tarihe kadar nemalandırılması halinde ulaşacağı değer belirlenerek, bu miktardan depo edilen ve bankada mevcut bulunan (nemalı veya nemasız) miktar çıkarılarak aradaki farkın da depo edilen ön alım bedeline ilavesi suretiyle karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar tanıklar taşınmaz başında dinlenmemiş ise de, mahalli bilirkişi beyanları, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre davacının taşınmazda fiilen kullandığı ayrı bir yerin bulunduğu ancak davalının yahut davalıya pay satanların kullandığı ayrı bir yerin olmadığı, bu halde taşınmazda fiili taksimin varlığından söz edilemeyeceği gerekçesi ile davanın kabulü ile dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı payın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, bozma ilamına uyularak bozma ilamı gereğince, resmi senette yazılı satış bedeli ile tapu masrafı toplamı olan 191.000,00 TL’nin ön inceleme tarihi olan 04.02.2014 tarihinden bilirkişi incelemesi yapılan tarihe kadar nemalandırılması durumunda 1.052.421,03 TL’ye ulaşacağı belirtildiğinden önalım bedeli olarak 05.11.2015 tarihinde Vakıfbank Eskişehir Şubesine depo edilen 191.000,00 TL ile 18.10.2023 tarihinde Vakıfbank Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Bağlı Şubesi’ne depo edilen 738.720,06 TL’nin kararın kesinleşmesini müteakip nemalarıyla birlikte talep halinde davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
VII. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar: Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri: 1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; bozma ilamına katılmamakla beraber ilamda hesaplanması istenen bedelin ön inceleme tarihi olan 05.02.2014 tarihi ile 191.000,00 TL’nin depo edildiği 05.11.2015 tarihi arasındaki 1 yıl, 8 ay süre ile nemalandırılması halinde ulaşacağı değer olduğunu, alıcının satışı Noter aracılığı ile davacıya bildirmeyerek satış tarihi ile dava tarihi arasındaki uzun sürenin geçmesine sebebiyet vermesi nedeniyle objektif değer artışı meydana geldiği gerekçesiyle yeniden bedel takdiri isteme hakkına sahip olmadığını, gecikmeye bizzat davalının asılsız ve yargılamayı uzatmaya yönelik itirazlarının sebebiyet verdiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; İstinaf Mahkemesinin bozma kararı doğrultusunda tüm delilleri toplamadığını ve bilirkişi incelemesi yaptırmadığını, düzenlenen bilirkişi raporunda ön alım bedeli hesaplanırken altı ayrı ekonomik veri esas alınarak hesaplama yapılmış ve elde edilen meblağlar toplanarak ortalamasının alınması suretiyle taşınmazın bedeli hesaplanmış olmasına rağmen mahkemenin bilirkişi raporunda belirlenen bu ortalama meblağı esas almayarak sadece mevduat faizine göre yapılan hesaplamayı esas alarak usule ve yasaya aykırı karar verdiğini, taşınmazın bugünkü güncel değerinin 5.650.000,00 TL’nin üzerinde olması nedeniyle davacı tarafın fazlasıyla sebepsiz yere zenginleştiğini, dava konusu taşınmazın bedeli davacı tarafından dosyaya depo edilirken İlk Derece Mahkemesince Türkiye’de gerçekleşen enflasyon karşısında satış bedelinin değerini koruması için bankaya altın hesabı açtırılmak suretiyle satış bedelinin nemalandırılması gerekirken bu talebin reddedildiğini, bozma sonrası belirlenen ön alım bedeli üzerinden davacı taraf lehine avukatlık ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme: Dava ön alım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 732, 733 ve 734 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VIII. KARAR
Açıklanan sebeplerle; Taraf vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.