Pay temliki ile paydaş hâle gelen davalı şirkete yapılan diğer dava konusu pay devirleri de paydaşın paydaşa yaptığı satışlar olduğundan bunlar yönünden de ön alım hakkının kullanılamayacağı kanunun emredici hükmünün gereğidir
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen ön alım ve intifa hakkı şerhinin terkini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. Direnme kararının bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin paydaşı olduğu dava konusu 1049 ada 18 parsel sayılı taşınmazda paydaşlar …, …, … ve …’in hisselerini davalı şirkete 25.12.2014 tarihli ve 77088-77086 yevmiye numaralı satış işlemleriyle devrettiğini, taşınmazın tapu kaydında yer alan intifa hakkı şerhinin ortaklığın giderilmesi davası devam ederken ve ön alım hakkının kullanılması engellenmek amacıyla kötüniyetle tesis edildiğini ileri sürerek dava konusu paylar üzerindeki intifa hakkı şerhinin terkinine ve ön alım hakkı nedeniyle bu payların müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP: 1. Davalı … Gayrimenkul Yatırım ve Danışmanlık Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; dava konusu satış işleminin 09.01.2015 tarihli ihtarname ile davacıya bildirildiğini, davanın süresinde açılmadığını, satış işleminden önce taşınmazda paydaş olanlardan …’ün davalı şirketi kuracağı ve tüm paydaşların paylarını bu şirkete satış suretiyle devredeceğinin kararlaştırıldığını, diğer paydaşların paylarının satın alındığını, davacının ise payını satmaktan kaçındığını, davacının vekili ile yapılan “e-posta” yazışmalarından da bu durumun anlaşılacağını, davacının satıştan haberdar olmasına rağmen dava açmasının iyiniyete dayanmadığını, intifa hakkının terkininin de istenemeyeceğini, taraflar arasında akrabalık ilişkisi bulunduğunu, dava konusu hissenin gerçek bedeli üzerinden ön alım hakkının kullanılması gerektiğini, taşınmazın şirkete sermaye olarak devredildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
2. Diğer davalılar usulüne uygun yapılan davetiyeye rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesinin 10.05.2018 tarihli ve 2015/314 Esas, 2018/346 Karar sayılı kararıyla; davalı paydaşlardan … ile …’in pay satışına ilişkin sözleşmede paylarının 1/2’lik kısmında intifa haklarını saklı tutarak satışı gerçekleştirmeleri nedeniyle intifa hakkının ön alım hakkını önlemek amacıyla saklı tutulduğunu gösterdiği, bu durumun dürüstlük kurallarına uymadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 1049 ada 18 parselde davalı adına kayıtlı 2/4 payına ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, kalan payın davalı üzerinde bırakılmasına ve bu pay üzerinde davalılar … ve … lehine konulan intifa hakkı şerhinin kaldırılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı şirket vekili ile dahili davalılar istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 26.06.2019 tarihli ve 2018/2804 Esas, 2019/1335 Karar sayılı kararıyla; ön alıma konu payın bulunduğu taşınmazda davalının toplam 3/4 payı 25.12.2014 tarihinde toplam 3.000.000,00 TL bedelle satın aldığı, davalı vekili satış bildirimi yapıldığını ve bu bildirime göre davanın süresinde açılmadığını savunmuş ise de; satış bildiriminde “satış tarihi, bedel, sınırlı ayni hak tesis edilmiş ise bunların bildirilmesinin” gerektiği, bu bildirim ile paydaşın satışın detaylarını öğrenmesi ve payı satın alıp almayacağını kararlaştırmasının amaçlandığı, bildirimin bu unsurları içermediğinden geçersiz olduğu, bu durumda dava satış tarihinden başlayan iki yıllık süre içerisinde açıldığından hak düşürücü süre itirazlarının yerinde olmadığı, satış öncesinde davacının satışı biliyor olması ya da kendisi ile pazarlıklar yapılmış olmasının sonuca etkisinin olmadığı, öte yandan payların devrinin bedelsiz olduğuna ilişkin bir iddia ileri sürülmediğinden şirkete sermaye konulduğuna ilişkin savunmanın da kabul edilemeyeceği, ayrıca devreden paydaşlardan dahili davalılar … ve … tarafından satış tarihinde payları üzerindeki 1/2 oranındaki intifa hakkı üzerlerinde kalacak şekilde payların devredildiği, intifa hakkının satış sırasında tesis edildiği, davadan önceki aşamada davacı ile satış konusunda görüşmeler yapıldığı, dava dışı başka taşınmazlarda da davalı şirketin yetkilisi …’ün akrabaları tarafından davalı şirkete pay satışlarının olduğu, davacının ise payını satmaktan vazgeçtiği, intifa hakkının satışla eş zamanlı olarak tesis edildiği bu tip durumlarda ön alım hakkının kullanılmasını bertaraf etmek ya da zorlaştırmak amacıyla bu hakkın tesis edildiğinin kabul edildiği, bu durumun 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olması nedeniyle intifa hakkının terkin edilmesi gerektiği, bu kabulün aksini davalıların kanıtlaması gerektiği, ancak davalılar tarafından bu hususta herhangi bir delil ibraz edilmediğinden intifa hakkının terkinine karar verilmiş olmasında da bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle davalı … dahili davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı şirket vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 15.06.2021 tarih ve 2019/3860Esas, 2021/4033 Karar sayılı kararı ile; davalı satıcılar … ve …’ün 25.12.2014 tarih ve 77088 yevmiye numaralı satış işlemiyle dava konusu 1049 ada 18 parsel sayılı taşınmazda 1/4’er payın intifa hakkı adı geçen davalılar üzerinde kalarak çıplak mülkiyetini; satıcılar … ve …’in ise aynı gün … yevmiye numaralı satış işlemiyle 1/8’er payını davalı alıcı … Gayrimenkul Yatırım ve Danışmanlık Tic. A.Ş.’ye devrettikleri açıklanmıştır. Dosyadaki ticaret sicil gazetesinin incelenmesinde; davalı şirketin satıştan önce 04.12.2014 tarihinde kurulduğu, ortaklarının davalı … ve eşi … olduğu ve davalı …’ün şirkette %60 oranında hisse sahibi olduğu tespit edilmiştir.
Davalı tarafça dosya sunulan 14.11.2014 tarihli e-postada ise davalı … temsilcisinin davacı vekiline, satış bedelini kabul ettiklerinin, kredi ve şirket kurulması hususunda gerekli işlemlere başlanacağının ayrıca aralarındaki anlaşma gereği bir sözleşme düzenlemek istediklerinin bildirildiği belirtilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler, yargısal kararlar ve öğretideki değerlendirmeler ile dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; önalım hakkının niteliği ve meydana getirilme amacı gözönünde tutularak satıcı …’ün hissedarı olduğu davalı … Gayrimenkul Yatırım ve Danışmanlık Tic. A.Ş.’ye tapuda yaptığı pay satışının gerçek bir satış olmayıp satışa konu payın davalı şirkete sermaye konulması niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir. Bu nedenle, davacı söz konusu pay temlikine yönelik önalım hakkı kullanamayacağından mahkemece bu satış işlemi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Taşınmazlardan mülkiyet hakkı sahibinin, taşınmazın yahut taşınmazdaki payını başkasına devrederken yararlanma (intifa) hakkını üzerinde bırakmasının mümkün olduğu, intifa hakkı tesis edilerek yapılan devirlerde işlem tarafı olmayan ve kurulan intifadan dolayı zarara uğradığını bildirenin herkes, intifanın danışıklı olduğunu ve terkin edilmesi gerektiğini savunabilir.
Davacı 3. kişi konumunda bulunduğunda muvazaa olgusunu her türlü delil ile ispat edebilir. Bu tür davalarda intifa hakkı tesisinin asıl amacının ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Mahkemece; satış sırasında intifa hakkı tesis edildiğinden bunun ön alım hakkını zorlaştırmak için yapıldığını karine olarak kabul edildiği, satış sırasında kurulu intifanın muvazaalı olduğuna dair yasal karine olmadığı gibi fiili karine de olmadığı, muvazaanın ispatlanması gerektiği açıklanmıştır. Bunun için varsa tarafların delillerinin eksiksiz toplanması, gösterdikleri tanıkların dinlenmesi, intifa hakkı sahiplerinin intifa nedeniyle gelir elde edip etmediklerini yani intifanın ekonomik olarak değerlendirme imkânını bulunup bulunmadığını tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, fiili karineden hareketle intifanın terkinine karar verilmemesinin de doğru görülmediği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. İlk Derece Mahkemesinin 14.06.2022 günlü ve 2021/335 Esas, 2022/209 Karar sayılı ilamıyla; önceki karar gerekçesi genişletilmek suretiyle kararda direnilmiş, davanın kabulü kararı davalı tarafça temyiz edilmiştir.
4. Hukuk Genel Kurulu 05.07.2023 günlü ve 2022/(14)7-1203 Esas, 2023/727 Karar sayılı ilamıyla; her ne kadar Özel Dairece sadece davalı şirkete … tarafından yapılan pay satışı yönünden ön alım hakkının kullanılamayacağı belirtilmiş ise de, …’in pay temliki ile paydaş hâle gelen davalı şirkete yapılan diğer dava konusu pay devirleri de paydaşın paydaşa yaptığı satışlar olduğundan bunlar yönünden de ön alım hakkının kullanılamayacağı kanunun emredici hükmünün gereğidir ve bu temlikler bakımından da davanın reddine karar verilmesi gerektiği açıklanmıştır. Ayrıca davanın tümden reddine karar verileceğinden bu aşamada intifa hakkının terkini istemi yönünden muvazaanın varlığı konusundaki iddianın da araştırılmasının gereksiz olduğu izah edilerek direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.
5. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ilamına uyulmuş ve bu ilamdaki gerekçeler gözetilerek davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri: Davacı vekili;
1. Kararın, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin içeriği, konusu ve davalısı bu dosya ile aynı olan 06.11.2017 tarih ve 2017/4589 Esas, 2018/ 8106 Karar sayılı kararındaki gerekçelerle çeliştiğini,
2. Ortaklar arasında devam eden ortaklığın giderilmesi davası devam ederken yapılan pay satışının intifa hakkı ile yükümlü olarak yapılmasının 4721 sayılı Kanunu’nun 2 nci maddesine aykırı olduğu değerlendirmesine yer verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi 2012/950 Esas sayılı dosyası ile açılan ortaklığın giderilmesi davasının derdest olduğunu,
3. Taşınmazın eski malikinin kendi lehine 99 yıl süre ile intifa hakkı tesis ederek taşınmazı satmış olmasının, bu işlemlerin devam eden bir ortaklığın giderilmesi davası mevcutken yapılmış olmasının, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalıların açıkça kötü niyetli olarak hareket ettiklerini,
4. Davalı tarafın kendi muvazaasına dayanamayacağını,
5. Pay satışının ortaklığa sermaye konulması niteliğinde olmadığını,
6. Kararın gerekçesiz olduğunu, hukuki dinlenme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme: Uyuşmazlık, ön alım ve intifa hakkı şerhinin terkini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk: 4721 sayılı Kanunu’nun 732, 733, 794, 795 ve 796 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle; Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Onama harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 29.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.