İskan olgusunun belge ile kanıtlanması gerekirse de, belgeler yangında yok olmuşsa tahsisin, tanık anlatımlarıyla kanıtlanması mümkündür. Tahsisle o yer, metruke niteliğini kaybeder. Tapu iptali ve tescil davalarında, kamulaştırıldığı anlaşılan yer için, mülkiyetin tespitine karar vermekle yetinilmelidir.
Naile ile müşterekleri ile Hazine aralarındaki dava hakkında (Urla Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 27.10.1993 tarih ve 248-586 sayılı hükmün, Dairenin 14.9.1995 gün ve 11652-8850 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Davacılar vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşüldü:
Davacılar tarafından Hazine aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine dair hüküm, davacıların temyizi üzerine Dairece onanmıştır. Davacılar tarafından bu kez verilen 6.6.1996 günlü karar düzeltme dilekçesi ile, belirtilen nedenlerle, onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasını istemiştir.
Davacılar; uyuşmazlık konusu 165 ada 9 parselin, murisleri Osman ve müştereklerine iskan yoluyla tahsis edildiğini, kadastro çalışmaları sırasında tahsis işleminin gözden kaçırılarak Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, kaydın iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, davacıların ileri sürmüş oldukları tahsis olgusunu belge ile kanıtlamadıkları, taşınmazı zilyet olmadıkları ve taşınmazın kanunlar uyarınca Hazineye kalan yerlerden bulunması nedeniyle, davanın reddi yönüne gidilmiştir. Köy hizmetleri İzmir İl Müdürlüğünün 30.12.1991 günlü karşılık yazısında, Urla Hükümet konağının Yanmış olması nedeniyle iskan kayıtlarının çıkartılmadığı bildirilmiştir. Yerel bilirkişi ve tanıklar, uyuşmazlık konusu taşınmazın 50-60 sene kadar önce davacıların murisi Osman ve karısı Selvet ile çocuklarına iskan yoluyla verildiğini, o tarihten bu yana zilyet olduklarını bildirmişlerdir. Davacıların ileri sürmüş oldukları iskan olgusunun belge ile kanıtlanması gerekmektedir. Ne var ki Urla hükümet binasındaki çıkan yangın nedeniyle tahsise ilikin tüm belgeleri yanmış olduğundan, bu belgeler temin edilememiştir. Yangın ve benzeri durumda belge ile kanıtlanması gereken bir hususun tanıkla ispatı mümkün bulunmaktadır. Bu husus HUMK: nun 294. maddesinde açıkca belirtilmiştir. İncelenmekte olan bu davada, yerel bilirkişi ve tanıklar bu yerin iskan yoluyla davacıların murislerine tahsis edildiğini ve bu nedenle de zilyet olduklarını açıkca bildirmişledir. Bu durumda tahsis olgusunun kanıtlandığının kabulü gerekir. Mahkeme red gerekçesinde, davacıların taşınamaza zilyet olmadıklarını 5-6 seneden beri ekip biçmediklerini bildirmişler ise de, tanık beyanları karşısında mahkemenin bu gerekçesi doğru olmamaktadır. Diğer yönden taşınmazın davacılar tarafından terkedildiği yönünde de her hangi bir delil bulunmamaktadır. Taşınmazın tahsis yolu ile davacıların murislerine geçtiği belirlendiğine göre, taşınmazın artık metruke bir yer olarak kabulü mümkün olamaz. Zira tahsis ile taşınmaz, bu niteliğini yitirir. Tüm bu açıklamalar karşısında, mahkemenin red gerekçesi yerinde bulunmamaktadır. Ne var ki teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 17.9.1993 günlü krokili raporda (A) harfi ile gösterilen 17720 m2 yerin kamulaştırıldığı ve halen yol güzergahı içinde kaldığı belirlendiğine ve tapu kaydında da kamulaştırma şerhi yer aldığına göre, bu hususun üzerinde durulması, kamulaştırma olup olmadığı, kamulaştırma olupta taşınmaz, açıklandığı üzere yol altında kalan bir yer ise, taşınmazın bu bölümüne ait davanın mülkiyeti tespit davası, geriye kalan ve krokide (B) harfi ile gösterilen yere ait davanın da iptali ve tescil davası olarak çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Hükmün bu bakımlarından bozulması gerekirken, Dairece hatalı nitelendirme sonucu onanmış olup davacıların karar düzeltme istekleri yerinde bulunduğundan, kabulü ile Dairenin 14.9.1995 gün. 1994/11652 esas, 1995/8850 karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 21.11.1996 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.